Tutuklandığım Günün Öncesi
bunca şey düştükçe üzerime
kaçasım gelir halimden.
o zaman başlar her şey sil baştan;
kuş sesi arar kulaklarım, gözlerim düşecek bir mavi,
bu yüzden gider ayaklarım vadilere.
hele bir de görünüyorsa uzaklardan göl
kendimi bir gün Mefa, bir gün Sazak' da hissederim..
dostlar sofrasıdır sıralanmışık ağaç diplerine,
rüzgar her yanımız,
kuşlar! kimi karşı dala konmuş kimi uzaktan gelir sesleri:
tavus kuşları, keklikler, hele o göğsü kızıl?
bir de zemheri ayı ise düşer şuracıktan çakal ulumaları
aç inerler kerpiç evlerin köşelerine
evlerin köşeleri fırtına, soğuğu alır hepimizi.
her tutuklandığım günün öncesi otururum böyle
demir parmaklıklar karşısıdır göl,
içim geçer dinlerken seslerini
ya da bir kayanın dövülüşü gibi dalgalar.
eskiden ne kadar sakin dokunurdu kıyılara
okşar gibi kumları, okşar gibi esintilerinde sarı saçlarımı.
bilirsin, saat gecenin yarısını çoktan geçmişken bile Ay tutar hepimizi:
ışığı sularda, hafif dalgalar, dostlar sofrası gibidir sahil.
ne çok çektim senden İznik gölü!
gece dökülen ışıklarındır yansır güzelliklerin sularında
kalasım gelir hep söğüt altında tutuklu gibi.
serpmeleri çeken bir balıkçı, boş çeksin
diye sobelenir gözlerim,
ne bir yayın, ne bir sarı balık
açlığı düşer çocukların, bir yudum ekmek gibi.
bir duble rakı alır yoksulluğumu geceden.
çalı arkalarına saklanmış Ay, gözetler durur
ancak ışığında kayıp bir sürü insan tanırım,
yıllar öncesinden kalma sesleri değişmemiş:
ne su dayanır ne yürek.
bu kez çok sert esti rüzgar, hani sen gitmeden önce
son kez miydi neydi
balıkçı Abduş' un kulübesinde kurmuştuk sofrayı, hatırlarsın.
ne çok kişiden kaçar gelirdin ve ne çok derdin vardı.
keman çalardın böyle akşamlarda, neden saçların beyazlamış diye
ne güzel çalardın suyun üzerine düşen Ay'a inat.
sessizlik çökerdi sonra, hepimiz çekilirdik içlerimize
billahi karanlık bile ağlardı,
hatta düşecek gibiydi geceden Ay, bin pişman ışığı.
bir akşam,
kendi kendimi ihbar etsem mi diye düşünmüştüm.
senden önceydi, bir sevda bitmeden başka sevdalar ekilirken.
radyo haberlerinden sonra bir kez daha tutuklanır yüreğim.
memleketin ne kadar kötü hali varsa üşüşüyor işte!
bir gittin, gözetler hala çalı arkalarından Ay halimizi
neresidir bilmem, inerim bir yerinde durduğu an zamanın.
Bursa, 19.02.2017
İlgi ve yorumlar için çok teşekkür ediyorum...
Refik Yeşil şiirlerini okurken şiirdeki mekanlarda geziniyor insan. Betimlemeler öylesine canlı ki. Bir İznik Gölü sevdası düşüyor gönlüme. Gidiversem, Abduş' un kulübesini şiirdeki yerinde bulacakmışım gibi... Ay, çalıların arkasından çıkacakmış gibi... Böyle tutukluluğa can kurban.👍👑
Kutluyorum Refik bey. Şiirlerinizi okumak büyük keyif. Nicelerine... Saygımla...
Bir memleket havası olsun
Yanık yanık koksa karanfil
İyi şiir👍