Tutunacak Tek Dalım
Kan kırmızısı dudaklarının ardında
Parlıyor inci gibi dişlerin...
Tutunacak bir dal kalmalı sevdiğim
Tarifsiz aşkların içinde
Kavrulmuş kum tanelerinin seyrinde
Yaşanmışlıklar sarmalı etrafımızı
Doğa kucak açmalı bize
Sarmalı yavaş yavaş her yanımızı
Kırmızıya bulanmalı yer gök
Karanlığa gömülürken sessizlik
Sen gelmelisin bu şehre
Acılarım diner belki
Kalbim kin kusar ayrılık denen zehre
Dağılır kararmış bulutlar
Hüzün yağmurları terk eder bu diyarı
Işıl ışıl parlar güneş gökyüzünde
Soluğu kesilen tüm çiçekler
Seninle can bulur
Gözlerim gözlerinle buluşunca
Tüm acılar yerle bir olur
Tarumar ederler belki sıratı da
Geçilecek tek sınavımız yüz olur
Cehennemin ateşi bir gün söner de
Gözyaşlarım denizlerde kaybolur
Tren sesleri gelir uzaklardan
Yüreğine giden yollar açılır
Masmavi gökyüzü artık kırmızı
Tüm cihana kalbinin atışları saçılır
Umutlar yeşermiş kızıl yıldızların altında
Aydınlandı her yanım cennet bahçende
Bir önemi yok artık yok olmanın
Kayboluşlarla dolu masmavi gözlerinde
Kalbim neşenle özgür sevdiğim
Bir kuş gibi uçuyorum kanatlarında sonsuzluğa...