Üç Şıkıdım Kız
Titretir evlerin camlarını
Üç ayrı hayat, üç ayrı topuk sesi
Çapaklı gözlerinde sabahın üç güzel aksi
Hava ayaz, buram buram simit kokusu
Güz rüzgârlarıyla şakalaşır
Boyalı saçların lavanta kokusu.
Üç ayrı hayat, üç topuk sesi
Çantalarında günlük umutları
Bekleşirler durakta
Arza süzülen bir yaprak selamlar önce
Sonra kuyruğu kesik kül renkli bir kedi
Görmezler
Gözlerinde şehlâ bakışlar
Dudaklarında belirsiz bir titreme
Bekleşirler...
İçlerinden uzunca olan
Taratırken saçlarını rüzgâra
Göz göze gelir, geceden kalma ayla
Belirir belleğinin kuytu köşelerinde
Me'yûs bir çehre, bir kadın silueti
Ve yanıt bekleyen meczûm bir soru
'Ayda hayat var mı?'
Mütebessim gözlerle şimdi yanıtlar soruyu;
' Ayda hayat olsaydı, o da Dünya olurdu.'
Eski tabir ile,
Leb-i gonca, dil-rübâ diğer güzel
(Mevlam çirkin bahtı vere)
Şirinî bir umutsuzlukla sevdi.
Kandığı Ferhâd değil ipe sapa gelmezin tekiydi.
Gönül bu zamanla düzelir; kal.
Akıl işte adam olmaz ; kaç dedi.
Cennet mi Cehennem mi bilemedi
Âraf'ı yaşamak bu mu idi?
Öyle büyük hevesleri olmaz idi
Kaşe montu içinde kaybolanın
Ana-babası sağdı,
Eli ?kolu sağlam
Mutluyum derdi,kimse inanmazdı.
Acaba lugatlar mı mutluluğu farklı tanımlardı?
Velhasıl,
Üç ayrı hayat, üç topuk sesi
Arnavut kaldırımda soğuktan titrediler
Kül renkli kedi önlerinden geçti görmediler
Güz soğuğu kalemden düştü satırlara
Başı sonu bozuk üç hikâye fark etmediler
Hava ayaz, buram buram simit kokusu
Sokağı seyreyleyerek yaklaştı belediyenin mavi dolmuşu
Ve kesişti üç ayrı hayat
Umudun döndüğü sanayi çarklarında.
Uzun soluklu bir şiir. Uzun soluklu olmasına karşın, sıkmıyor insanı; aksine okudukça ferahlatıyor.
Şiirin bilhassa girizgâhı muhteşem. Diyor ki Şeyma: "Titretir evlerin camlarını/Üç ayrı hayat, üç ayrı topuk sesi/Çapaklı gözlerinde sabahın üç güzel aksi/Hava ayaz, buram buram simit kokusu/Güz rüzgârlarıyla şakalaşır/Boyalı saçların lavanta kokusu." Buradaki imgesel yoğunluk o kadar etkileyici ki, bu mısraları kaç kez okudum, bilmiyorum. Hayran kaldım açıkçası. Ağlamalı-sızlamalı laf kalabalığını şiir, kendini de şair diye pazarlayan ucuz duygu sömürücüleri, şiirin nasıl yazılması gerektiğini Şeyma'dan öğrensinler diyeceğim ama, ne yazık ki, Şeyma'nın şiirlerinin yüksek seviyesini kavrayabilecek bir kapasiteleri yok. Anlayamazlar onlar Şeyma'yı.
O yüzden ki Şeyma, sen rahat ol, şiirinin ve kültürünün değerini bil. İmgeler yolunda yürümeye devam..