Uçurtma ve Şair
uzun yolculuğa çıkarım bir gün
ve dönüşü olmayan bir yolculuk
sensizlikten sonsuzluğa dek süren
evet bir gün hepimiz öleceğiz
ama ilk ve son olacak
ben binlerce kez öldüm dirildim
söyle güzel kadın haberin var mı
artık seni sevmek bana sürgün
ve bir gün bir gün….
kaç kez senden
kanatlanıp göçtüm
konacak yer bulamadım
senden uzaklara kaçtım
kaçacak yer bulamadım
süzüldüm yelkenli gibi maviliklere
bulamadım ip bağlayacak iskele
acı sigaramın dumanı örtü oldu aşkıma
sudaki yosuna dönüştüm seni hatırladıkça
inançsızlıkta sana nebi inancıyla inandım
kapattım gözkapaklarımı başka yanılsamalara
söyle bu şair için kalbinde zerre yer yok muydu
gururdan ne eksilirdi ne kaybederdin ne olurdu
gözyaşı olsam şiirlerimin yıpranmış sayfalarıyla silseydin
kızıl dudakların arasından tek güzel bir söz söyleseydin
bilir misin iyi kalplidir serçeler
ve şairler
en kısa ayrıklarda bile kalpleri çatlar
nilüfere karıştı karanfilin kokusu
elimden uçtun gittin yapraklar gibi
hırçın rüzgara dayanamayan
bir çocuğun elindeki uçurtma gibi
uzaklardan sevdim
hani üst sokaktaki
yaşlı dayı vardı ya
her gün aynı saate yollarda beklerdi
karşılamak için bir gün dönerse sevdiği kadını
kimseyi dinlemez
ben hep söylerdim dayı ölenle ölünmez
dinlemezdi susardı
sigarasından bir fırt çekerdi derin derin
içim giderdi içim sızlardı
ama nafile dinlemezdi
be kadın bende seni salıyorum
kalbimden rüzgara
ve gidiyorum senden uzaklara
bir gün dönmeni sabırla beklemek için...