Umudun Türküsünü Yüreğe Yazmak
efsane olabilsem güzelliğine
açsam gönül defterine
kaleminle yazabilseydim
yüreğimin ıslanmayan yerine
kahramanın biri sen olacaktın
yada ben karşında duracaktım
her gönül sayfasına kalmak uğruna
kendimize biçtiğimiz ne varsa
zorlayan yolcular arasında
içinde ayni tiren de
aynı vagon için de
aynı koltukta kalışımız bir mucüzeydi
metrepol şehrin en kalabalık yerinde
karınca telaşı gibiydik ikimizde
insana çarpmamak elinde değildi
atılan her adım bir kazançtı da
kalabalık içinde atılan adım
içimzde kanayan yaraydı
bir sabah bin sabah olsun ki
sen sus ben konuşayım
sessiz günlerin ıssız geceleri
kovulan düşlerim kadar
susmak gelirdi yanılgı içinde
sarhoş ruhlara hitap etmek
ölümsüz aşkı boş yanışlara
terk edecek düşler vardı ki
o pınardan içmek zehirdi
içimde kanayan yalancı avare
hasret bitmiş yüreklere suskunluğumdu artık
son çırpınış yekpare duruşlardı benimkisi
derler ya ölümsüz aşk
bu kadar kirliliği kabul edemessin
temiz sevdaya yar olamazsın
içtığtimiz su annelik sütü kadar
helal etmek istersen
tenafüs ettiğimiz kirliliğe karşı
beyhüde sevdaları aşarak
zor güzellikler uğruna
mutluğa giden yolda
bir gözyaşı yetmiyor
kadere razı olmak
artık kalkmanın vakti geldi
sevdaya dair aşkın uğruna cenk
o zaman laiksin
seni sevdana düşkün kılan
her şeye varsan katlanıyorsun
laik olacağım cesaretin varsa
bu zorlu çetin yolların aşkına
yüreğime mürekeple yazdım
silinmeyen bozulmayan
umudun türküsünü
08/02/2011- Karataş