Unutmaya Otopsi
terk edilen bir gar halidir artık ıssızlık
ve trenler hiçbir yola ait değildirler
ellerin ağustos yangını
bak sana ne diyeceğim
aynı kafiyeyle birleştirmek
tüm Istanbul çatılarını
pekala mümkündür
tüm albatros kuşlarını
tamamlamak
mavisinde göğün kanayan
bütün bütün çalışkan
şiddetle sevgili
şiddetle etkili
her elden ayırt etmek
bu senin yangın ellerini
mümkündür
sokak aramızda
nice kaldırım çiçekleri büyür
tenin şubat karanlığı
bak sana ne diyeceğim
çorak katliamların ortasına
gece mi doğurdu bizi
kaç küstüm duasıyla
dudaklarımız belirsizliğe kesti
neden hep, neden süratle
otobüs camlarından
aynı ağacı gördük
aynı ağaç bir türlü
bizi fark etmedi
balkon soğumuzda
nice güneşler yeşerir
gözlerin eylül sağanağı
bak sana ne diyeceğim
haritalarını bırak kenara
kaybolalım
Atlantis'i arasın dursunlar
atlasları alma yanına
bizi darmadağın unutsunlar
ekvatoru, kutupları doldur ceplerine
sığınalım arzın merkezine
ya altı ay gündüz altı ay gündüz
ya altı ay gece altı ay gece
dört mevsim de ağır gelir bize
şunu ondört yapalım
korkunç çatı katlarında
insanlar delirir
terk edilen bir gar halidir artık ıssızlık
ve trenler hiçbir yola ait değildirler
aylardan ağustostur
içim yangın yeri
başımı döndürür bir albatros
seni anımsarım
aylardan şubattır
içim tuhaf bir çığlık
devrilir soyut ağaçlar
seni anımsarım
aylardan eylüldür
içim yağmur ormanı
silinir aniden dünya
seni anımsarım
işte seni anımsamaya
bahane çok
"unutmak"
laf´ı güzaf
haritalarını bırak kenara ...kaybolalım👍
otopsi raporu; "bir istasyon yalnızlığı" gerisi mi? laf-ı güzaf elbette...selam olsun şiire👍👍👍