Unutulmuş Gülücükler
sol cebimde unutulmuş gülücükler buldum
karanlığı yırtmış, aydınlık fişekli
yorgan altı sıcak sarılmalı
göz göze keder katliamı (mutluluk)...
ben o ismi oruç tuttum
iftarım kıyamet ertesi
sol cebim iyi savaşçı
yitirmemiş savunmasını yıllardır
vatanıdır bu gülücükler.
bir ses kınından çekti umudu
dikkat kesildim, boğazıma kadar gelecek kaygısı
sol cebimde ufak gülücükler kalmış
o eski lanetli şehirden
sol cebimde minimal cennet sesleri
unutulmuş gülücükler panayırı
kreş çağına dönse yaşım
sabaha kadar atlı karıncasına binsem gülüşünün
sol cebimde unutulmuş gülücükler keşfettim
suskunluğu çıldırtmış
ay ışığı taraftarı, güne küs
yorgan eksiği soğuk gecede;
çıplak ayak buluşması,
ben koynumdaki nefesini sağ cebimde alıkoydum
omuzlarımda kızgın yanık bir el izi
ve saçlarımın okşanmayı bekleyen yerleri isyanda
böyle bir başkaldırış görmedi daha dünya...
bir tıkırtılı emel kisvesi
ufaktan sesleri kulak memelerimde
dehşetli bir katliam umut kuyusunda
çingene darbukaları ve rumeli deryası
bir de sesinin sol anahtarı her seferinde
Yüzünden ziyade sırtın hatırımda kalmış
kapı aralıklarının konçertosu bu!
sol cebimde ki unutulmuş gülücükler bilseydi
bir poşette nasıl taşıyıp büyüttüm onları
sonra nasıl tek başıma gülmeyi öğrendiğimi
sol cebimde ki gülücükler ne bilsin;
başkasının gölgesinde kadınlığını sindirdiğini...