Ustura Tebessümlü Kadın
Kardelenin kül tabağında ne işi var?
O çiçeklerden nefret eden
Çiçek sevdalısıydı;
Nefret ve karamsarlığın sofrasında
Yaralarını tuzla besliyordu.
Başını yastığa koysa
Günü birlik savaşını defalarca kaybediyordu
Ve kazanan oydu
Ve seven
Geceden çizerdi kadınlığını
Gece ne yakışırdı üstüne.
Kenevirin tohumuyla bade olmuş teninde
Rastgele çığlıklara serbest
Çocuk parkları barınırdı
Salıncak dudakları, kaydırakları...
Hiç sevemedi kelebekleri
Ve niyetçi tavşan kevaşeleri
Ve omurgası kırık gülümsemeleri
Kelebekler için ölürdü ama...
Kardelenin kül tabağında ne işi var?
Sakızını yüreğine yapıştırdı
Nefret ederdi sakız çiğnemekten
O umutlarını çiğnemekten başka
Hiçbir heves almamıştı ağzına
Kaldı ki omuzlarının varlığı
Unutturmuyordu kayıplarını ona.
Ve ölümle çığlık çığlığa her dansında
Biraz daha köreltiyordu sessizliğini
Ve ayakları çıplak yürürdü
Karanlık korkulan yolda,
Yol alabildiğine denizkestanesi...
Kardelenin kül tabağında ne işi var?
Soylu bir rahim kaçkınıydı
Saçları düz kumral ve yuvarlak yanakları,
Kardelen olmak istedi o
Ama hep kül tabağında uyuya kaldı...