Üşüdü Camına Tutunan Buğum
Sana dokunuyor İstanbul... Çevir göz yummuş başını...
Hadi ama İstanbul'um
Asma suratını öyle
Takıldım denizine, takıldım sokaklarına
Canı sıkkındı gene biraz,
Çimdiklenmiş mahmurluğumun
Ayağıma göre değildi,
Örtündüğüm yorganlar
Üşüdü camına tutunan buğum
Öylesine bir şeydi
Kimim var ki elimi tutacak
Nazım sana değdi
Hadi ama... Hadi
Denizine kasım düştü bak
İki çıkmazın öldü durup dururken
Ayağa düşmüş dört kaldırımın
Rüzgârını hıçkırık tutmuş
Sesin kısık
Derin dökük
Toprağın çiçek bozuğu
Yağmur çalıyor azalmış suların,
Sokak lambalarının gözünden uyku akarken
Bileği burkuluyor sektirilmiş taşlarının
Parmaklarını sayıyor yalnızlığın,
Su kuşları balık düşlerken
Hadi ama gir koluma
Rumca bir şarkıyı severiz seninle
Sirtakisiz tabak kırıklarında
Ya da...
Bir roka salatamız olur,
Zeytinyağı gezdirdiğimiz
Rast makamında
Düş közler ağzı sulanmış arzularımız,
Güneş doğurana dek gecelikli gece
Kendimizi aldatırız kendimizle
Kuşpalazlı boğazının,
İki kadeh yanında
Hadi ama İstanbul'um... Hadi...
Suadiyekasımikibin ondört
Kuşpalazlı boğazının, İki kadeh yanında
tebriklerimle
👍👍👍