Üşüyorduk Biz
içimde sinsi bir ses
kimi haykırıyor neyi
işgal kilidi midir nedir, susturan dilimi
ey sevgili
yoksun diye şehir aralıklarında
gözlerim kör bela dolanıyorum
tökezleniyorum arada hatta
nedir bu savruk yürümeler
bu bahar ortasında
yağmura da takılmıyor ayaklarım
çamurlar çoktan kurudu ruganlarımda
hatırladın mı o mendirekten süzülen yağmur sesini
ayaklarımızı paçavra eden kar soğuğu sanki
üşümekten yürümeye zamanın kalmadığı, idam nefesi
buğulardı gözlüklerimizin çerçevesini
sırtımızı yaslanmaya çalışırken o metruk rum evine
titrerdi göğsün iman tahtası kandil gibi
ey sevgili
kadınsı erkek sesleriyle büyüdük biz
mışıl mışıl uyuduk imtiyazsız sözler ile
gök kubbe sıçrardı yer yüzüne
fırsatımız olmadan kelimeyi şahadete, öldük
öldük mü vre
velvelelerle
başımızda taklacı güvercin raksları
güneşi gölgeleyen martı kanatları, karanlık değil oysa
güneş, böğrün tam ortası
öldük mü çingeneler bizi çağırırken şehir meydanına
tamburlar kurarken son akortları
son nefesi çekerken içine çingene karısı, sigarayı öksürüyordu hala
şarkı yerine
kırılıyordu gün batımı düşlerimiz
şafağı karşılamaya hazırlanan martı misali
salalar çınlatırken aksını semanın
midyeleri üşüyordu sahilin
kumsalın kumruları başlarını çekiyordu kanatlarına
üşüyorduk biz bahar ortasında ...
yankısız koridorlarında şehrin, yalnızlığı bir ağıt gibi yankılanıyor.
Tebrikler,