Utanır mısın
Göremedim yüzümü şehrin imansız kalabalığında
Akıbeti meçhul nefesler alan ben miyim
Anarşist adımlar atıyorum oysa böğrüne basıp taşların
Kaldırımlar yaralanıyor serçe kımıldamıyor
Ben var mıyım
Oysa avuçlarımı görüyorum ayna akslarında
Dualarım var mabetlerin giz kıyılarında
Saklı kentin ahalisi değilim ki kızgın gecelerde buharlaşan
Buradayım bre yitik limanın tam orta göbeğinde
Neden basıp geçiyorsunuz üzerime
Ak yelekler giydim ipek fanilalar üzerine
Yeter kirlenmekten bıktım kirlenmişliğiniz ile
Sokup pabuçlarınızı deniz köpüklerine öyle yürüsenize
İmanınızı mı kaybettiniz
Şehrin sırtını çevirip kıbleye
Bu nafile secdeler niye, kime
Aç kalıyorsunuz iftarlara beyhude
Açlaştırdığınız
Yüreklerinize su dökün nehirlerden zemzem diye
Gözleriniz yıkansın
Gusül arınmalarında
Gül kurnasından gül tasları dökünün
Kırk kere gözünüze
Kırk kere yüreğinize
Açılır belki gönül gözünüz
Çamurlarınız dökülünce dizlerinize
O zaman utanırsınız
Terk ettiğiniz şehir mezarlığında
Baba kabrine düşürürken al yanaklarınızı.