Üveyik
Saat kim bilir kaçın buçuğuydu sabahın
her yerdeydi güneş sislerin içinde
ve biz hiç göremiyorduk üveit’ten
çökmüş bağışıklıklarda.
Boynumuzda çelik bir kancaydı güz çiçekleri
çimenler
dallar
biz kimdik sahi bu ışıkları unutacak kadar
ve camdan bulutlar görünüyordu
ancak ıslak gözbebeklerin gibiydi pencerem.
Sen neredeydin dersen
beni dalgalardan kurtaran gülüşünün esirgenmediği yerden bakıyordum
bıktı benle olmaktan zaman
ve ortalık yerde tek başına bir üveyik kuşu
tek bir ayçiçeği tanesi ile beslenen
daha kumru bile olamamış
güvercinliklerde.