Uykusunda Sıçrayan Nihayet
dün soğuyor...hadi şiirleri yakalım
sunağında sarmaşıkken,
eski zaman mabedinin
geri gelmesizlerimle gidiyorum,
zamandan zamana
dünü yolluk yaptı
Tanrı dağlarında ayrık köklerine,
tutunan uçurumlarım
asma buhurdanda amber,
gökyüzüne asılı ellerim
savrulan zorakilik ta şuramda
kandil isiyim
gözyaşı şişesi
ip incelmiş,
yıldızlar bin uçurtma
ne ateş köz üstelik
ne köz kül
eş anlamlısını arıyor sensizliğin,
insanı taşa çeviren veda
sayılı günleri sayıyoruz birlikte
hep eksiğiz,hep fazla
aç kendini yiyen duygular,
nasıl da
şükür daim
sükut rızada
bu ne menem elveda
hadi aklımızı karıştıralım seninle,
senin aklın bende kalsın
benim ki sende
bilirim ,
eskimiş bir sözdür keşke
iç kanamasıdır bu,
eti tırnaktan ayrılacak ellerin
kılıfsız şemsiye ıslağıdır
verilmiş söz şimdi
düşüne/durmak yaptığım
o düşü boyun eğdirdim ne çareye
ölümü de yasakladım aşka
suya değince ayakları,
kabuğuna çekilirmiş yara
ben içime kapanayım hadi,
sen dışına
bilirsin,
güneş tepedeyken olur
gölgeler nokta
eli yüzü çizik aşkın,
gramofon iğnesiyiz taş plakta
tası ,tarağı alıp ,
gidelim vakitlice
geriye giden ayaklarla
an yerinde söylenemeyen birer evet,
dilerim dünya evi olsun evin
uykuda sıçrarken nihayet
ha deyince olmuyordu ya
ha diyelim son kez daha
suadiyemayısikibinondokuz
Ayrılığın hüznü yerleşmiş dizelere... Kalem usa olunca ustada olunca şiirden alınan haz da zirveye çıkıyor okuyanlarda haliyle... Kutluyorum yürekten Demir Beyi...