Üzümün Hüznü
Üzümler gökyüzünden dökülseydi
Kadehler bu kadar öksüz kalmazdı
***
Sen; uçmayı bilirsin göklerde
Ben; yüzmeyi bilirim denizde
Buluşmamız bir tufan meselesi
Yerin gök ile birleşmesi
Kıyamete kadar imkânsız gibi
Gözlerinin tesadüfüne değdi yüzüm
Sahibi gözlerinken yüzümün, şimdi yüzsüz oldu başka tüm gözlere
Ve sağır tüm sözlere
Artık buluşmalarımız bir tesadüfün peşinden sürüklenecek kadar basit değildi
Yakamıza iliştirilmiş çengelli iğne, hayat
Kıl payı kaçırıyoruz hep bir şeyleri
Yakamıza tutturulan çengelli iğne
Tutuşuyor, yanıyor zamanlar
Kâğıtların yanarkenki üşümüşlüğü ile sızlanıyorum
Tam hayatı yakalamaya yaklaştığımda iğne düşüyor yakamdan
Ayaklarıma, adımlarımın önüne
Yoluma düşüyor
Adım atamaz oluyorum gitmek için sana
Yolum çengelli iğnelerle doluyor
Her bir iğne birkaç tane doğuruyor
Yol yetmiyor iğnelerden kurtulmaya
Gücü kudreti önemli değildir yolun
Yolcusu yoksa
Ayrı dünyalarda olsak da sana gelmeme tek nedendir gözlerin
Ve sözlerin, bitmek tükenmek bilmeyen
Sözlerimi emanet edeceğim tek kişi
Ayaklarıma, artı bir güç yüklenmişçesine maharetlidir sana gelirken
Ve ellerim
Öyle hızlı ezberler ki dokunacağı kelimeleri
Dudaktan çıkması yetmez bazen
Hissetmek ister insan
Daha çok hissettirmek ister
Ama yetmez bazen
Yüreğimin hiç dokunulmamış yeriyle sevdiğim için
Çiğ sözlerim
Sana ilk kez söylendiği için acemi
Çiğ tanesi kadar yalnız, şeffaf
Ve üşüyen
Büyüsem de çocukluğumun en söylenmemiş şarkılarındasın
Sevdiğim notaların dışında
Bambaşka bir dünyadan gelen ses, sözlerin
Kışa girerken tüm üzümler
Sen ısıtmak için içimi, şarabımsın
Toprağım yalnızlıktan kuraklaşmışken
Ağlamadan çözülmez toprak ve sevmeden yeşermez
Sen toprağımın en dokunulası yanı
En sevgili
Yağmura en hasret yanımsın
Yağmur yok burada
Gözyaşlarına düşüyor toprağı ıslatmak
Islanınca çamur olacağız
Biraz daha birleşeceğiz o zaman
Belki biraz daha üzüm olacağız ayrı kadehlere
Ama boşluk kalmayacak içimizde
Böceklerin yer edeceği kadar
Beynimin içinde zig zag çiziyor gitmelerin
Her gidişin bir iz bırakıyor
Bir sigara molası veda buselerin
Duvarın en pürüzlü yerine denk geliyor yaslanışlarım
Ve seslenişlerim
En kalın, ses geçirmeyen kapıların ardında
Duyuramıyorum
Üzümün hüznü şaraplardan sorulur
Beş haziran İki Bin On Üç 11 30