Vâ Esefâ
Maneviyatı eksik ruhumuzda kuleler yıkılıyor Mâhruze
Dört duvar hunharca üzerimize yürüyor
Ağrıyor şedid bir sızı ile kambur yüreğimizin bel kemiği
Korkularımız ürkek
İman’ımız
Teslimiyet’imiz
Tevekkül’ümüz taklid’den ağlıyor Mâhruze
Nereye dönsek sonu hüsran
Vefa’nın sırtında ebruli vâv
Aşk’ın elinde keskin zülfikâr
Harfler çığlık çığlığa
Elif gibi dimdik durmaya meyyal libasları yırtık
Kâlemlerin yazdığı ızdırap ve âcıdan müterkip
Huzur inzivada
Kelâmların takati yok
Dizlerinde neşter yaraları aşikâr
Öyle bir acı ki
Adı yok Mâhruze
İzahı yok
T’adı baldrian zehrine eş
Y’akıyor y’aktıkça sâdırımızı virân eyliyor
Şikayet’e yüzümüz kalmadı
Gayrı vefa in’idama çekilmiş
Kalplerimiz yorgun
Kalplerimiz kırgın
Kalplerimiz bizâr
Bir ben tutturmuşuz Mâhruze
Ahvâlimiz perperişan
Dergâh’ı ilahiye nâmzet
Gönülgâh’ımız bize bigâne
Susmuyor figânları
Akmıyor aklamıyor
Gözyaşlarımız dahi bize dargın
Oysa
Bir yudum tevbeye muhtaç çorak turabımız Mâhruze
Biz ise
Vâ esefâ ki halâ gaflette
Ve hâla miskin
Liyakat -
Kutlarım, çıtası sağlam bir şiir okudum.
Maneviyatı eksik ruhumuzda kuleler yıkılıyor Mâhruze
Dört duvar hunharca üzerimize yürüyor
Ağrıyor şedid bir sızı ile kambur yüreğimizin bel kemiği
Efendim bu ne şaheser bir şiirdir şiir karşıdında saygıya durdum Bu anlatım beni lal etti Ömrüm şiiridir Gerçeği yalnızca gerçeği ve şu günü işaret eden dizler
Hayranlığımı anlatmakta aciz kalıyorum
Saygılarımla