Vahşet Kan Sonsuzluk
Geriye çekilerek uğrattınız taarruza,
salla diyerek ellerini,
veda etmeyi öğreterek,
susmayı anlatarak,
kopardınız ellerimi,
vahşet,
kan...
Siyahı beyazı görmeyecek kadar kör gözleriniz,
kirin rengini ayırt edemeyecek kadar,
ve takılıp düşecek kadar bataklığa...
hatta bakamayacak kadar kör,
öldürmeden gidin diye salladığım beyaz bayraklara...
artık gidebilirsiniz çocuk katilleri....
Arka kapıdan çıkın şimdi,
ve bir yan apartmanda sevişin....
Her zaman gittiğimiz sinemanın önünden geçmeyin el ele,
gişedeki yüzler tanır seni,
laf çıkar,
ben gelirim arkandan,
ve vahşet,
kan....
Filmin aynı dakikasında eğilip kulağına,
fısıldarsın..
Onsuz yapamayacağını söylersin,
olur ya,
hep aynı yerinde oturan edebiyat aşığı adam duyar,
laf çıkarır..
ben söverim arkasından,
ve vahşet....
aynı bankta,
aynı denize taş atmayın,
içi sızlamasın denizin,
her çiftin taşladığı bir,
p.ç sanar kendisini..
kabarır dalga dalga,
ve ıslatır saçlarını...
Hasta olursun,
ve ben dalarım,
ve ıslak....
kan....
Ve daha farklı şehirler üzerine hayaller kurun şimdi...
Anılara ihanet edicekseniz,
omuz omuza uyuyun mesela onunla da....
yanıma çabuk gelmek için aldığın omuz yarasını,
morluğu,çiziği,
görmesin....
Ve sadece bu nedenle elbiselerinizle sevişin...
Ben görürüm,
kan susarım,
izlerim şehvetini,
yüzüm güler belki....
Ve sevişirken uyuya kalın,
camları açın,
ter kokunuzu alsın....
Üşütün,ceyranda kalın
kabus görün...
O gece Cebrail fısıldasın kulağına vahiy yerine,
susuzluğa aç bir tenin,
zevk sularıyla yeşermeyeceğini....
Bilinç altına yerleşsin ve terket onu da...
Ben bunları yazarken,
Otelin 8 numaralı odasında okuyorsun belki de,
ve dünya gibi oda numaranızında çivisi çıkıyor,
8 - ∞;
Sonra boynuna saplanıyor bu işaret,
adı 'sonsuzluk'
diye kandırıyor tezgahtar genci..
ve cebindeki son kuruşuyla takıyor boynuna...
Şimdi biraz ağırlaşmış olsa ki,
her baktığımda boynunda
bir
morluk...