Vakitsiz

Dilimden bir cümle havalandı,kendini birşey sandı nefis!
Bir vakit ansızın ,bir vakit yok gerçi.
Ya bir saat önce,Ya da bir saat sonra belki.
Belki yarınsız, belki bugünsüz, belki de dünsüz
Düğünsüz bir alay, işlemesiz bir beyaz, bir de bir zamanlar suladığım fidan.
Büyümüştü fidanım, yeşermişti hatta gövdesi sade bir türk kahvesi rengini alıvermişti.
Şimdi Fidan kesilmiş içi çekilmiş sararmış oyulmuş ve bana sarılmış bırakmamak üzere.
Fidan hisli , hava sessiz gün sakin güneş kavurucu bir kaç damlada çiğ gözlerde.
İyi bilirdik dillerde , gülüşmeler düşlerde ve bir can geçmişte cananını uğurlarken geleceğe.

...


Yeşil değildir bahar, illa ki yeşil neşe değildir.
Bak yeşil şimdi bir tüy, bak yeşilin teni kara, yeşil bir tüy artık bana, o çimen.
Rüzgar illa esen bir vaka değildir yüzlere, rüzgar durdu bak hayal esiyor rüzgar nerde?
Şarkı değil çok sevilen, çok sevilen olsa idi hep beraber söylenirdi şimdi?Neden eller açıldı raks için mi?
Yuva mı sandık, sandık gibi dört tarafı beton kümelerini, beton değil hani ne bir lamba var ne de işlemeli bir çini?
Ne bir döşek, ne bir yastık var, ne de bir veli var oturup sohbet edebileceğin.
Ayıp mı var? Varsa neden çıplak bedenim ellerde teşir edilir gibi yükseltiliyor.
Üstüne yetmezmiş gibi ayet ayet durum açıklanıyor.
İstiyor musunuz hala bir mucize olsun?
Bakın tüm perdelerim kalktı, görmek mi istiyorsunuz gördüklerimi? Hazır mısınız?
Rahat mısınız, razı mısınız, bir görüp çıkayım mı diyorsunuz? Bir Görüp çıkabilir miyim şimdi?
Duyuyor musunuz?Hayır ama biliyordunuz, biliyordum. Ama anlıyormuyduk?
Bende yeni yeni ya sizde?

....


Çok titremeyin üzerime ,ağır ağır aman sarsmadan dikkat!
Bilader neyi sarsmayacaksın? Kimi? Kim elinde ki? Ne ki şimdi?
Bırak üzülme, Ne çare?
Hangi karıncanın karnından, hangi elmanın içinden selam vereceğim bir gün sana.
Hangi ağaça karışıp yaprak olacağım, hangi arıda bal olup tat vereceğim damaklarına. Neyin telaşı bu?
Sıraya girmeyin!
Bir de ben atayım diye birbirinizi ezmeyin! Bu durumda dahi kin gütmeyin!
Bugün ekersen yarın çıkarım mı sandın? Ne sandın sen, tohum mu,buğday mı? Ekin değil insanım ben!


...

Artık üzerimden de mi kat çıkacaksınız? Bu sıralı tahtaların işi de ne üstümde?
Oldu olacak mahallenin delikanlılarınıda çağırın aşklarını kazısınlar racon çakılarıyla üzerime.
Çevirin beni! Oysa ki beni gönlümün sahibine, birazda eğin başımı, daha daha eğin, izin geldimi zaten kaldıracaklar beni?
Şu bedeni dikecekler şimdiki siz gibi.
Bırakın hurafeleri, Öldüm be, koptu kıyamet , gerçi nerden bileceksiniz gördünüz mü hiç Kıyameti.
Beliniz kırıldı mı? Bileği büküldüğünde ah anam diyen hanımevladı ne anlar benim çektiğimi?
Hadi gömün artık beni, neyse bedeli yazın hak defterime,
O gerilerde duran kadınada söyleyin tüketmesin kendini.
Bir vakit ansızın ,bir vakit yok gerçi.
Ya bir saat önce,Ya da bir saat sonra belki.
Görüşmek üzere.



teşekkürler...

22 Nisan 2009 45 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar