Varma Üstüme
zindan dolusu kırıklığında hayalin
aklımın med cezir oyunlarında yaşanır karınca solukları
ağır aksak tövbeler düşer deftere
kuru derelerde alınırken günahı silen teyemmüm
toz toprak gün düşürür semaha
zincirlenmiş kuşlar tavaf ederken son kalıntısında o taş duvarın
yaslansam sırtım ağlar
dikilsem mecalim göç etmiş delikanlı düşler alıp terkisine
ey, artık gözlerimi kaçırdığım şehir varma üstüme
çal vapurlarını
izbe mendirekleri bırak
git
sönsün tüm kıvılcımlar
kandiller
ayın on dördü gibi yükselirken
denizin efkarı
ve ben boğarken tüm kadehleri, ömrümün kırsalında yürürken
çırılçıplak
içimde gömdüğüm harfleri tüküreyim
karmakarışık yüklemleri savurup rüzgara
tekil masallar anlatsın fikrim baş ucuma
sonu uyuyayım
başında hazanın
yapraklar örteyim üstüme, ıhlamur kokulu
sana kalsın
müzmin baharlar
gölgem kalırken kaldırımlılarında
ve uzaklaşırken sesim
ışık hızında
avuçlarımda söylediğin türküleri unut artık
kelebek ömrü kadarmış meğer
meğer tüm ezgiler ...
- şimdi
bildiğim bir yol var
sarkık geçitlerden yürürken başımı vurmadan
boyumdan küçük hayaller sırtlanıp
küfelik yorgunluğum yaslanırken yamaçlara
suyu göçmüş dereden teyemmümlerken ellerimi
ellerimi çekince senden
senden gidince ve ben gidince benden
bırakıp uğultuları
çirkefin anadiline -