Vasiyetname-i Dua
öyle yorgunum ki anlatamam sayın Allah’ım
tükendim artık
her sabah farklı ve yeni bir rüyaya uyanamamaktan
her günün önceki günün tekerrürü olmasından
fason bir tanrı gibi önümde direnen
şu belirsizlik hududunu aşamamaktan sıkıldım
kanatlarına atık yakıt bulaşmış albatros gibi adımlarım
analog bir monolog etrafında
diyalog kuruyorum kendimlerimle
günler festival filmi tadında
temsili oynuyor rolünü
durağan ve az replikli
ve bolca düşük bütçeli
yaradan tarafından yaratılmış
yaradan başka bir şey değil gibi geliyor bazen hayat
kan tutuyor çoğu
yerli
yöresel
ve bir o kadar da mayhoş bir tadı var bu yara berenin
tatlı niyetine biraz da foklorik olaydı iyi olurdu sanki
halet-i ruh alemimin repertuarında hep aynı nakarat
bütün kendimlerimle kimi beraber söylüyoruz
kimi solo takılıyorum
"şarkışlar seni söyler, dillerde nağme adın"
peşinden de
"şimdi uzaklardasın, kavuşmak hayal oldu"
(Bedduadan duaya, kamyon arkası yazılardan, radyo-tv programlarına kadar adı en çok anılan olarak yanlış anlama lütfen, şarkıda bahsi geçen ve adı dillerde nağme olan gönül dağı sen değilsin Allah’ım. Affola... O da senin naçizane bir kulun ve o kendini biliyor. Gerçi sen de bilirsin onu ama aramızda kalsın babında şey yaptım...) (Küçücük not; her ne kadar musikişinas biri olmasam da rakıyla ne güzel gidiyor şu sanat musikisi...)
beddua dedim de annem geldi aklıma Allah’ım
kıyamazdı canım annem hiç
ya gerçekleşirse diye korkar
Allah belanı versin diyemezdi de kızınca bana
havadaki terliğin hedefe isabet etmesine ramak kala
- Görsen bi’terliği... Sanki ah ettikçe hedefini bulan güdümlü füze mübarek-
tuuu boyu possu devrilmeyesice
Allah tependen baksın e miii
derdi uzata uzata
peşinden de terlik dile gelir "şakkk" derdi
ben gülerdim
(Sen olsan sen de gülerdin Allah’ım. Süt dökmüş kediydi annem... Hep böyle sessiz. İşte o içindeki panter bir anda çıkıp sonra terlik hedefe ulaşmadan yine kediye dönmesi doyulmaz keyifti vesselam)
gerçi
sen de sağolasın kırmamışın annemi hiç
her daim başımın üstünde
tepemdedir gözlerin
...
hatırlar mısın
annem ölmüştü de
acıyı ve ölümü kadınlarla çocuklar icat etmedi hoş
sensin kızgın mühürle dağlanan yaralarımın müsebbibi
demiştim ya hani
işte o zamanlar kaybetmiştin bir mürit olarak beni
hayır senin şu
duaya susayan hallerin olmasa yürüyelim kol kola
ama hem bizi duaya muhtaç edecek hayat ver
hem de işimiz duaya kalsın
neyse buna da şükür
zaten
öyle bir yerindeyiz ki çağın
bir yanda bahar bahçe (*)
bir yanda israfil borusunu cilalıyor
ha çaldı ha çalacak
mü’minler zulada hû
beş vakit hariç astılar cüppelerini
infazına müteakiben vicdanın
sükut kına girmiş kanda boğulmuş
azrailin tırpanı
bağıra bağıra girmişse bağrımıza
ne kalır ki geriye
kalsa kalsa çoluk çocuk kalır ortada
bundan gayrıdır ki
kalan sağlar senin olsun
işim olmaz senin
ikiyüzlü
vicdan kötürümü kullarınla
....
senden tek isteğim var sayın Allah’ım
ben diyemiyorum kimseye
zaten yeterince üzüntüsü var
bilumum eş dost ve akraba-i taallukatın
bir de ben üzmeyeyim zaar
rica ediyorum senden
günü gelip sana gittiğimde
(Bakma sen gidici gibi konuştuğuma, zorlasa da sunduğun adaletsiz hayat, sonuna kadar inadına yaşayacağım... Ama o gün geldiğinde...)
söyler misin lütfen ardımda kalanlara
aklı hür
vicdanı hür bir biriyken henüz
şahsen
vasiyetimdir
şiirlerime gömsünler beni
Çürütecekse şiirlerim çürütsün bedenimi
amin
-------------------------------------
(*) Hasan Hüseyin Korkmazgil’e sevgi ve saygılarımla