Ve İstanbul Ağladı
Bütün gece düşünce,
Mavi yakınında, kızıl toprak,
Gökten alev yağıyordu,
Uyku hazırlığında gürledi hainlik,
Yığıldık iki köprü arasında,
... Ateşle çelik arasında,
Çok geç mi kaldık,
Önce hüsran yıkıldık...
Ve
Bir umut yeşerdi,
Yiğit bir Adam seslendi,
Yürüdük uyduk çagrıya,
Bir olduk kızıl, al, ak, yeşil,
Birleşti düşlerimiz, birlik,
Dorukta ya da dipte değil,
Aynı rüzgârla savrulan yapraklar gibi yukarıda,
Birbirine kenetlenen tek çınarın kökleri gibi..
Belki önce sayıfdık, bir düşünce,
En önde kahramanlar düştü toprağa,
Ve arada kaldı çelik namlular,
Sonra... Şahlandı hilal ve yıldız,
Önce olduğu gibi bir olduk,
Dirildik külerimizden,
Karanlık bir günde,
Tarih yazdık...
Ey kansız hain, sen henüz sen değilken,
Bu Hilal ülkesi, yazdı nice destanlar,
Belki farkında değildik, gözümüz kördü,
Cennetin ortasında yaşadığımızı..
Yelken açtık mavi düşlere,
Beyaz güvercinler saldık kurşunlara,
Ve gözlerimiz onu aradı, bekledik...
Şimdi söyle sana cömertçe verdiği,
- ekmeği, sevgiyi, huzuru, barışı,
Kimin adına harcadın ey şeref yoksunu gölğe...
Bütün gece, düşün,
Kranlık yüzlerine millet ağlarken,
Yaşayanlarla ver hesap,
Şehitler mahşerde yapışacak boğazına...
Ve ansızın uyandık, derin uykudan,
Henüz tam karanlık değilken,
Şahlandık... olduk Ay ve yıldız,
Ne gece ne de uyku, ne de alevler
Ayırabilirdi bizi Vatan nöbetinden,
Seninle siper olduk, çelik çanavarlara,
Seninle kefen giyip yola cıktık,
Ve destan yazdık,
Yıktık yolunu şaşırmışları...
Kurtuluş günü,
Verdi bize toprağın lezzetini,
Şehitlik bize ne de yakışırdı,
Hayatın derinliğinden, uyandık,
Ve sabah bizi çevreleyen denizden,
Beyaz krmızı hilal ve yıldıza, selam verdik,,
Ve Selamladık, yiğit başkomutanımızı...
Suskun//