Veda
seni,alıp sırtıma Karşıyaka getirebilseydim
seni, alıp iskele terkime Akdeniz'e yüzdürebilseydim
seni, alıp İzmir
bayram hediyesi diye bir çocuğa giydirebilseydim
kış bilmez mevsimlerden çiçeklere
''sana, vedalar yazılmış kılıçlar körfeze atılmış olmazdı''!
ey !Sevgili güneş ışıltıları içinde sarı saçlarından
çiçeklere toplayıp satarlar çarşı girişlerinde
ey! Sevgili susmam,
yüreğimde patlayan bombaların seslerini duyman için
çıkarılmış kararname
susmam,
dağlardan akıp denizlere gelen nergislerin
kokularını perdelemek için,
kanun emri
ey !Şehir bütün haşmetinle el salla
gözünden bir damla yağmur yağar en fazla ,
fırtına yağmur güneş...
yılkı atlarının ışıldayan yeleleridir sokaklarında dolaşan
yılkı atlarının parlak güçlü kalçalarıdır kadınları
ezmeye yürür altında atı mızrağı kalkanı
korkusuz gözlerinde ne yaman sevdalar kuytulanır
bir bilek güreşçisidir sonuna kadar gider İzmir kadını
mevsimleri ardı ardına toplayıp bir torbaya koyabilseydim
dakikasında değişen bütün havaları
günde üç defa kış,
beş defa yaz,
beş defa aşka elleri açık bahar
çıka gel unutup ,geçmişten kalan bütün ızdırapları
'İzmir'in kavakları dökülür yaprakları'' !
nerdedir yitik ağaçlar
ne kavak ne yaprak sineye çekilmiş gizli aşkları...
bir dolunay gibi yuvarlanır Alsancak
köşe bucak sokakları
orospuları homoları pezevenleri ,
aşktan gözleri kızarmış kızancık
ayrı şehirler saklanır ayrı hayatlar ayrı semtlerde yaşanır
Buca da ilkbahar ,
Bornova da kış,
Güzelbahçe de mandalina nar
ağaçları insanları gibi yürür Tepeler'e Yamanlar'a Sipil'e
yaşa ,tarih yapmaktan yazmaya
vakit bulamamıştır bu millet
yaşamaktan vazgeçip dipnot düşmeye
vakit var mıdır?
tekerler gibi döne döne Foça'da batan güneş
ve kristal kadehlerde kadeh kaldıran kırmızı şaraptır
İzmir, Körfez' de batmış gemi ,
batığında çiçeklenmiş roka ve balıktır!