Virgülün Trajedisi
inanıyorum herkesin cebinde bir tarih var, ütüsüz
kırık dökük bir takvimden, yakası kaymış gömleklerden
sanki bu çağ hepimizi bir dolaba asıp unuttu
işte ne zaman iki yakamız bir araya gelmese, ben buna inanıyorum
ipliği geçirince iğnenin deliğinden
bir gözümü kısmanın sonsuz bir haklılığı oluyor, kısıyorum
modern çarşılar hiç sevmiyor beni, bir eski terzi kokusu kalıyor
hayal etmenin pazarında pazarlık etmişim
çıkışlar azalıyor, bense iplikleri yakmaya geliyorum
fesleğenlere bakıyorum ara sıra, büyümek istiyorlar
kendimden biliyorum, büyümek biraz da toprak olmayı gerektiriyor
ben orda bir çamur sadece yağmurun tanıdığı
kendimi bir rüzgardan çekip bir yağmura yelken açarak
rüzgârın unuttuğu mırıltılara inanıyorum
tedbir almak bir çeşit yenilgiymiş
bunu birazda senden biliyorum
ayrılmamızı kader, birlikteyken mutlu olamayışımızı ise
bir fizik problemi gibi ele alıyorum
dış kuvvetleri sıfır, sürtünmeyi biraz fazla düşünüyorum
anlamayı başarırsam,
bir gün huzur diye bir şey icat edebileceğime inanıyorum
ben şimdi siliyorum aynalardan bir yüzü
bir cümlenin boşluğuna, bir virgülün trajedisine inanıyorum...
Teşekkür ederim Sermin Hanım. İmkân ve zaman dahilinde yeni paylaşımlarda bulunmayı isterim bende. Bu arada " Sermin" ismi çok güzel ayrıca belirtmek isterim:) Saygılar.
Edebiyatla'ya hoş geldiniz nice paylaşımlarınıza Nazım bey