Vuruyorken Pencereme Yağmur Çisentisi
Ağırdan bir gece sessizliği sarıyor beni
Nereden geldiği belirsiz reyhan kokusu...
Ve bulutlar bir o kadar güzel...
Bazen en başından aşık olunur mu diyorsun
Bir güz yağmurunun altında...
Belki de lapa lapa yağan kar taneleri arasında
Bilemiyorsun ama düşünüyorsun...
Düşündükçe dalıyor... Daldıkça yalnızlaşıyorsun
Sonra günlüğünün bir sayfası geliyor aklına
Ya da bir cümlesi...
Hafiften bir gamze beliriyor yanaklarında
Meğerse iki üç kelimeye neler sığıyormuş...
Ve daha kaldırımlar bile uykudayken
Buğulanmış pencereye mutlu bir yüz çiziyorsun...
Tekrar tekrar mırıldanıyorsun şarkıları
Mutlusun... Ya da öyle hissediyorsun
Ne fark eder ?
Biliyorsun içini kemiren bir şeyler var
Dışavurmadan yaşıyorsun heyecanı en dorukta
Sonra duraklıyorsun...
Yapraklar sarı mı kızıl mı diye...
Kol saatini kaplamış tüm korkuların...
Def etmeden önce bekliyorsun kabusları
Karşılıklısız seviyordun...
En başından beri buydu tüm mesele
Oysa farkında olmamıştın
Sadece sevmiştin öyle derinden derinden
Bir çocuk gibi saf...
Bir kış güneşi gibi sıcak...
Yutkunuyorsun... Sonra kelimeler çıkmıyor ağzından
Meğerse çaresizlik varmış işin sonunda
Avucunda bir kelebek varmış gibi
Dalıp gidiyorsun kenetlenmiş ellerine
Ve bir damla ıslatırken yanakları
O soğukluğu yaşıyorsun...
Gülmeye çalışırken bir kez daha yutkunuyorsun
Oysa geceleri hep yıldızlardan dinlerdin sevmeyi
Karşılıksız olup olmadığı umrunda bile değildi...
Şimdi yine yalnızım Konyaaltı akşamında
Aklımda cevabı meçhul sorular
Bekliyorum... Kollarım üşüyorken bile
Sadece bekliyorum...
Oysa kaldırımlar uyanıkken böyle değildim
Mutluydum... Ve üşümüyordum...
Ağırdan bir gece sessizliği sarıyor beni
Nereden geldiği belirsiz yağmur kokusu ...
Ve yıldızlar bir o kadar güzel...