Yağmur
Sen
Yeğenimin başörtüsünü ıslatan
Kanı süzülen çocukların seslerini bastıran
Yağmur
Senden
İntikam almak istiyorum dünya
Bunca yıl
Göğsüme matkapla giren ağrı sendin
Yorganlarımı ıslatan
Gözlerimin rengini bulanıklaştıran
Beni hatırla
Ben
Çocuk ellerimle annemin üstüne düşürdüğün ağacı kaldıran
Kuş gözleri olan çocuk
Ellerimde üzüntü çiçekleri ile sabahlar
Her uçak uçtuğunda gözlerim merakla göğe bakar
Tayyare derdi babam hep uçaklara
Yaşlı olunca
Ben anlamazdım tabi
Neden kuru soğan ve sarımsak onun için altın kadar mühimdi her sabah
Hatta garip soğan bir ara yarıştı bile altınla
Bir şeyler var demek hala...
Ellerimde çocukların merak ettikleri şeyler
Bir şeyler olmalı bu gökte
Bir şeyler
Yağmur ve kuşlar uçuyor
Kulaklarımız
Hangi seslere kulak
Melekler
Bir şeyler söylemek istiyor insanlara
Ellerinde sürahi
Yağmur
Şehrin yüreğine yağıyor
Ama kimse duymuyor
Yağmurun toprağa söylediği şiiri
Göğün gözyaşları derim ben buna
Düşünce toprağa
İçimize sinen soğan ve toprak kokuları.
İçimizden bir şeyleri hatırlatmak istiyor bize
Çocukluğumuzu anımsatan
Keşke
Pencereden bakarken gözlerimiz çiçeklere takılsa hep
Bir çocuğun gözyaşlarını
Bir babanın yorgunluğunu görmesek
Yüreğimi söker şimdi bu yasak günlerinde
Dışarıda inşaat ustalarına bakışım
Ellerim yavaşça şiire gidiyor
Yaşamak diyorum buna ben
Her şeye rağmen şükür ederek
Şehrin
Ayakları üşüyor artık yalnızlıktan
Yağmur
En güzel de pazar günlerine yakışıyor
Çünkü herkes evlerinde uyuyor
Kimisi kitap okuyor
Kimisi film izliyor
Kimisi bazı şeyler yapıyor
Kimisi tövbe ediyor
Ben ise
Penceremden çıkıp şehri dolaşıyorum kuş sürüsü ile
Penceremde yağmur damlaları dans ediyor
Ve her şeye rağmen uçakları kıskandıran kuşlar uçuyor gökte
Koymuyor
Türbülansa girmek yahut irtifa kaybetmek onlara
Şehir bomboş
Köyümün dağlarında gezinmek vardı oysa
Şairlik elbisemi de giyinip
İşte penceremden geri giriyorum
Yüzümde eski bir hüzünle
Şimdi sen
Yağmur
Başımı belaya sok
Bütün şairlerin yüreği benim yumruklarımda.
Ömer Altıntaş