Yağmuru Özlüyorum
Yağmurun masum
ve deniz kokulu olduğu günleri hatırlıyorum
ve şimdi
Sis pas ve küf aromalı yağmur üzerime çiselerken
bu yağmur -artık getirmiyor çocukluğumdan haber
ve...
yağmurun buz kaplı
kutup kadar serin geldiği yazları hatırlıyorum
kerpiç evlerin tozlu odalarını bırakıp
koşardık o serinliği karşılamaya
hatırlıyorum elektrik yoktu
zaten cep telefonlarımız da yoktu
asfaltlı yolumuz yoktu
zaten bisikletlerimiz de yoktu
biz hep koşardık hür ve neşeli
yağmur üzerimize damla, damla düşerken
ova tepe, demeden çünkü güneş
bir fiskede kurutturdu ıslanan elbiselerimizi
hatırlıyorum o köy domateslerinin
mis gibi toprak kokusunu
bazı öğle sonraları sıcakta kavrulan
toprak çamura dönüşürdü ve artık yakmazdı
çıplak ayaklarımızı
ve sonra rengarenk gökkuşağını sessizce izlerken
aniden çamur fırlatırdı birader üzerime
bizim yastık savaşları böyleydi
ya da ihtiyar dedem bir hikaye uydururdu
uslu duralım diye ama hiç durmazdık ki
çünkü biz hürdük! ve mutluyduk!
ne de çok yaramazlık yapardık be
gür bıyıklı sert görünüşlü Babam
hep kızardı bize çünkü onun hiç neşe
kaynağı yoktu
çünkü ekmeği taştan çıkaranlardandı
yine de hep gurur duyardı bizle
o sevgi dolu gözleri, mert bakışları
ve nadir bir gülüşü
bizi mutlu etmeye yeterdi
kahvaltıda
doyardık bir tas tarhana çorbasıyla
ve öğlen sonrası yine acıkırsak cefakar Annem
hemen soğan ve közlenmiş
patlıcan koyardı yufka arasına
ve ellerimize sıkıştırdı, fast food niyetine
belki yoksulduk
belki gamsız
belki de sadece umut dolu
biz türk, kürt, arap
bilmezdik
mezhep ayırmazdık
siyaset yapmazdık
çünkü biz çocuktuk
ve sadece kardeştik
hatırlıyorum
çocukluğumu
unutulmuş bir kent gibi
hür ve neredeyse safça
ve hatırlıyorum, her zaman
böyle merhametsiz ve umutsuz değildim
masum doğdum! ben de masum!
ama hayat zalim kıldı beni
sokakta bastonla yürürken
belediyenin açtığı çukura düşen
bir ihtiyarı izlemek eğlendiriyor beni
yada bir çocuğun elindeki dondurmayı
alıp onu tekmeleyip ağlatmak ne de eğlenceli!
haberlerde
mazlumların üzerine düşen bombaları
izlerken gizliden haz duymak, belki kötülüğün ta kendisi
ama bunu bilemeyiz!
sokakta ıslık çalarak gamsızca yürürken
ve izlerken kaldırıma yığılmış bir dilenciyi...
öyle çok zavallı duruyor ki,
o hüzünlü ve pis suratına
yumruğu çakmak istemek
ve bağrını tekmeleme isteği kötülük mü?
belki öyledir / ama biz bunu bilemeyiz!
sonra, düşlerimde
cefakar Annem ellerimi tutuyor
ambulans gelmediği için
ve onu hastaneye
geç yetiştirdiğim için
anneme bazen kötü konuştuğum için
o ölmüşken! ben hala yaşadığım için!
beni affetmesini diliyorum
ama o ısrarla
isyankar düşüncelerim için
bağışlandığımı söylüyor
hala umut varken!
şansın varken yağmurun tadını çıkar diyor
ve ben sırf o dediği için deniyorum
çocukluğumdaki gibi
Ama artık başaramıyorum...
Çünkü o masum çocuk çoktan büyümüştü...
Suskun//
Teşekkürler Ali Bey.. Selam ve Saygılar..
güzel olmuş,sevgilerimle...