Yakın Uzak
katreler gözyaşı damlasında içi hesaplı
elleri mor zambak
sözleri diline sürgün
diline lal
vukuatlı buğulu camlarda ürkek
avuçları çığlık
tutsak
şimdiki zamanın yarım dış döngüsü
hesapsız gökyüzü
ve belki bir de sessiz öyküsü
akşamüstü nöbetlerinde bekler sonra
yaslı türkü amaçsızken yüzü
kök salar
soğuk kentin cami dualarında
sıcak haykırışlar
bak hala yaşıyorum diye inler
çocuk yürekli büyükler
ve soluk benizlerine kazırlar yılışık gururlarını
seslenir iflahı kesilen umut denizi
dalga dalga onların kulaklarına
derken
yediverenler
bir toprağın salınışında tamamlanır
görünür ufuk
kara kırgın kapı
ziyankar ettiğin burukluk
nefesini aldırmaz insana
bir bunalım geçirir gece
yokluk diz boyu
ölüm kaybolan karanlığın sesinde
yağmurun estiği yönün tam aksinde
gayrı biter durur
kör satırların okunulmaz teması
anlaşılamaz
anlayamam
anlayamazsın
anlayamazsınız
rüyanın orta yerinde, mezarlığa düşercesine irkilirsiniz
tamamına erişemezsek eğer
ve geçmiş şimdiki geleceğini geniş geniş
rivayetlere hikayelere böler
düşünür kayıt dışı yaşanmışlığını
ve sen bir ömür kadar uzak
bir ömür kadar yakın
bense, susturamadığın acılar kadar tuzaklı kalırım
işitemediğin evin ritmi
size bizi hatırlatır
değişir her şeyin yeri tesadüfen
görürsün aniden...
17.10.12