Yalnızlığım Yüzümün Portresi
Yüz güzelliğim şıngırdayan ruhumda
Söz güzelliğim yazmadığım şiirlerde
Hepsi leylide yalnızlığımın kesilmemiş göbeğinde
Yalnızlığın çıkmaz sokağındaki insan
Sürülür dayandığı her kapıdan
Girebilse içeriye yalnızlık olmayacak
Paylaşmayı planladığı kalpten
Ah yalnızlığım
okundukça yazılan
melal olmuş tefrika roman kıvamında
imlası karışık olsa da
anlam yüklü cümleler kurtarıyor zeval edilmiş vakitleri
bir elimde kırmız ruj
diğer elim
soğuk aynaya yapışan kaşımla kavgada
ayna arsız ,arsız gülümsüyor karşımda
sırsız kal inşallah
her şeyi süzen yalın cama dön
ve o gerçekler
ah o gerçekler
o zaman dutun
ana ağaçtan kopup geldiği gibi
domur domur eteğime düşecek
gerçekler artık balçıkla sıvanmayacak
alın vurun kar tutmuş tepelerime
yakın kınalar kaşlarınızın tam ortasına
yalım yalım yanan gözyaşımı dibekte öğün
övmeyin sevdiceğimin önünde
utanırım
kızarırım
onun yerine yerin yerden yere
göremediğim kıyıya atın beni
hangi yalnızlık benim di
rahim sonrası başlayıp da ölümle sonlanacak olan mı
yoksa
başka bedenlerin dümen suyuna gidip de
açık denizlerde bir başına bırakılan mı?
Sanmam
çırasız yanan,yandıkça alevi özünden kopan
koptukça göz göz olan
külünü savuran bedenlerde nadaslanıp
anılarına uykuya yatan yalnızlık mı benim?
Olabilir
Yalnızlığım yüzümün portesi ben tarafından çizilen