Yalnızlık
Gözlerinin gül yüzlü ışığı geçiyor içimin sokağından
Biraz kahverengi, biraz kumral ve biraz da kül rengisin.
Her köşe başında çoğalan yalnızlıkları var ömrümün,
Veremli bir sevdanın vurgun yemiş ıstırabı
Ve sen. Yanakları al al bir rüzgar gibisin.
Katmer katmer bir gölge gibi süzülür ırmaklar
Ekim gibi durgun, kırk ikindi gibi yağmur misalisin...
Her yağmur sonrası saçların dolar yastığıma
Bir dokunsan yaralarıma bin ah işitirsin.
Sokağının en ücra köşesinde bir bıçkın delikanlı
Bırakır eşiğine utangaç dizelerini bilemezsin.
Titrek bir sokak lambasında fecri sönmüş bir ışık
Ne kadar da uzak, ne kadar yabancı, ne kadar ıssız,
Bir şarkı başlar, bir şiir susar göremezsin...
Bir hüzzam zamanıdır şimdi senden kalan
Kaldırımlar seninle dolu, parke taşlarında gizlisin.
Kalbimin en ince sızısı, uçsuz bucaksız yalnızlığım.
Tarla kuşları dönüp durur ekin tarlalarında
Hicran üstüne hicran, kırgın bir kırlangıç sesisin
Gündönümü, yalnızlık şarkısı kırık kadehlerde,
Sen yalnızlık nedir bilmezsin, bilemezsin