Yalnızlık
Ücra bir evin mahzeninde saklı
Zamanın daralmış berzahlarında
Boğum boğum kınalı parmakların
Höllük kokan mahzun bebeleriydik...
Bir pelit ağacının gölgesinde
Yemyeşil gözlerde çimen rengi
Toprak bacalı virane evlerin
Gadre uğramış çocuklarıydık...
Tekke önünün harman zamanında
Düvenlerde ezilen buğdayların
Çağlayanda coşan berrak suların
Hüzünlere yakışan ergenleriydik...
Bir omuzu düşük çift tabancalı
Külhani bir delikanlı sevdası
Mahpus damlarında kehribar tespih
Yakası yırtık talihsiz gençleriydik...
Şimdi ihtiyar kalan ak saçlardan
Pişmanlıklar sarar dört bir yanımı
Aykırı bir düş görürüm her gece,
Aklıma gelir, aklım gider aklımdan...
Pişmanlıklar, sevinçler, üzüntüler olmasa bu şiirler nasıl yazılacaktı. Her yanınızı şiirler sarsın o vakit Ahmet bey. Tebrik ediyorum. Geçmiş; şimdi hem çok özlediğimiz, hem bizi biz yapan, hüzünlü, gariban, tutuk, pişmanlık dolu tarihimiz. Bizi biz yapan her şeyi ve aklımızı alıp yolda kalmaya devam o halde. Sevgiler, selamlar.