Yamalı Gömleğim Kankırmızı
Sevmek için emeklerken daha
Etimin üstüne
Kar beyazı iliksiz deri gömleğimi giydim
Çay filizi uykumu demledi
Bir bardak düş yudumladı
Gecenin kulağına güneşi fısıldadı kalemim
Başını iki elinin arasına aldı ay
Döktü gözlerinden yıldızları
Tavşan kanı yağmur şair sandı beni
Öksüz çiçeklerin
Kırışık anne acılarını ütüledi
Boynu bükük yetim sümbüllerin
Ateşli baba kırıklarına
Buzdan alçı sardı kalemim
Esirgenmemiş çocuklarda şair sandı beni
Hiç öpülmemiş yanak yaralarına
Kiraz derisinden dudak yaptı
Gamze dolusu umut döktü kalemim
Kısmetsiz yüzlerde şair sandı beni
Geleceğe kanat çırptı kalemim
Güvercin hüznünde sustu geçmiş
Kum saatinden düşen zamanda şair sandı beni
Kalemimin ucundaki pınar yerine
Önünüze köpürmüş kuraklığı akıtan
Bu biçareyi
Bir yudum şiir isteyen sizlerde şair sandınız
Yanıldınız
Oysa ben
Elindeki kara tahtadan adımı silen
İlhamımın çevirdiği zımpara taşına
Hasretin her öğle saatinde
Mısraların kafiyesini yaslayıp
Uğuldayan hüzünler arasında
Alın teri sivri şiirleri
Vücuduna damlayan bir divaneyim
Her hecenin bir yerini yırttığı
Yamalı gömleğim şimdi kan kırmızı
Kelimeleri giydiriş ustalığınız tartışılmaz derecede güzel şair
Yamalı gömleğin yırtılması bir metafor gibi hayatın karşısında, parçaların özgürlük hissi ile bütünün bir olma hissi arasındaki çatışma gibi.. Kutlarım kaleminizi