Yana Yıkıla
şu salkımsaçak çocukları
uçurtmalarını onların
onların düşlerini
saçlarını yumak yumak
bulutlarla kesiştiği
ve tıka-basa sığırcıklarını ceviz ağaçlarının
destan destan
gözlemliyorsam
güneyden esen yellere dolayarak kollarımı
arkasından
göğün bu sonsuz tâzeliğine
avazım çıktığınca
bağırıyorsam
boşuna değil
boşuna değil, ey postacı
sana anlatamadım
sana da bir türlü, ey sevgili
ne denli isterim, bilemezsiniz
hasrete hızla hârelenen o gemilerde
hırçın bir kaptan olmayı
olmazsa
bozkırların bağrında
yana yıkıla
âsî bir tren