Yanık Bir Kare‏
Ne zamandır selamsız geçiyor anka,
sanki utanarak.
Kanatlarında gözyaşları,
anlıyorum ki yağmur yağıyor şehrinde,
kalbimde o tuhaf burukluk.
İçime doğuyor;
aynadaki yüzün ıslak ve üşüyor yanakların.
Eteklerinde hüzün taşları, ellerin ellerimin terine sürgün
bense sahrada kaybolmuş bedevi.
Çaresizliğe yürüyor,
avuç çizgilerim.
Unut der gibisin
Susarak özlemek, özledikçe susamak sana
güneşe başını yaslamış şaşkın ve uykusuz bir yıldız kadarım.
Ters yüz bir çığlık sessizliğin.
Resimlerin ve hayalin,
Bir kenti bombalar gibi ay ışığında,
tenimde bir sızı.
Ardarda deklanşöre bastıkça parmakların
yanık birer kareyiz çerçevelerde.
Hafızamdaki arsız öpüşün,
nemlendirirken kuruyan dudaklarımı,
ve elimin tersiyle silmek istedikçe ağzımı,
şefkatini sızdırıyor dudağım; kanımın pıhtı haliyle,
kırmızı ve dikensiz gül gibi.
Lanetli bir büyücünün kehaneti kadar,
işlemişsin içime.
Dön git diyorsun
Bir tek ismin kalsa hatıramda
bir de deniz mavisi gözlerin.
/seni seviyorum
ve dönüp dolaşıp aynı adama aşık oluyorum/
deyişin
ve dokunuşun yüreğime
Tövbe etmemi istesen de,
ve üzerinden aksa da kızılırmak bu aşkın,
martılar yolunu şaşırsa, dağları mesken tutsa,
balıklar ağaçlarda, serçeler denizlerde.
Gitmem diyorum,
gidemem anla.
Aynı sabaha uyanmasak
aynı pencerelerden bakamasak
ve aynı kapıdan çıkıp başlamasak da hayata,
kan kaybetse de umutlar,
takvimimden düşen son yaprağa kadar,
sende kalayım.
Bırak iki üç masallık daha çocuklaşıp,
saçları ağarmış bir masal fısıldarken sen kulağıma
gözlerimi yumayım...
Çok teşekkürler Ahmet Bey..😐
Güzel bir şiir, duygusal yönü ağır basan, güzel bir seslendirme ile de taçlanmış. Kutlarım yürekten Hasan bey...👍😅👍