Yarık
yarığıyız bir uçurumun
kendimizi durmaksızın düşürdüğümüz
şimdi anlıyorum, kanın akması gerektiğini
ölüm gibi bir özlemin en yaralı yerinden
vurulmuşsa kalbimizin bütün savaşları
damarlarım kuruyana kadar kessem de kollarımı
istediğin o mutlu sonu belki getiremedim sana
inceldiği yerden kopacak olan ne varsa
merhametsizce kesip gitmen için
saksılara naylondan çiçekler ektim
hiç solmayacaklar
diye ardından
ruhsuz çiçeklerle konuştum geceler boyu
anlıyor musun? en uzun susmaktı bu.
bu kış gidip kendime üç beş sokak
belki biraz alnından yırtılmış kediler alırım
olur da aklıma gelirsen eğer
kış değil de belki de ben o sokakları üşütürüm
bir kar yağar, bir gece düşer kim bilir üstümüze
kaldırımların birinde
öpüştüğümüz...
gel diyemem, ovalar dağlara nehirleri taşımaz
fizik kanunları bunu bilir, su bunu bilir, aşk bilir
yirmi ekinoks boğdum ben çığlığımda
bekleye bekleye bıraktığın o boşlukta
denizini çaldın bütün gemilerimin
ne hakkın vardı ki buna?