Yaş 30
Bakıyorum öyle
Yıkılıyor çocukluğum ilkokulum
Geriye bahçesinde anılar
Unutamadığım insanlar
Oyun çağı geçmiş büyümüşlüğün hüznü var üzerimde
Oyuncakla hiç oynamamış olan ben!
Öylece bakıyorum
Birazdan kulağımda çınlayacak
Gül Ahmet Hocanın sesi
- Yusuf gel andımızı sen oku!
Bilmiyorum!..
Baktığım ne
Neyi görmeliyim?
Geçmişe dönemem üstelik
Ben çizmemişken geçmişi
Ve düşlememişken geleceği
Ne olmalı
Bu kıyamet kargaşasından gözlerimin seçeceği?..
Anıların sesi kulaklarımda gürüldüyor
Ellerimde tüyden bir hafiflik
Uçup- kaybolacağımı sanarken
Anlıyorum!..
Soyunduğum tüm anlamlardan ağırmış
Üzerime giydiğim incecik anlamsızlık
Bütün koşup-gitmelerin yerini
Düşüp-kalmalar alırmış.
Ne bir özlem
Ne de özleyen biriktirmişim.
İçimde güneş tutulması
Göz karartısı
Dişlerimde ve tırnaklarımda yaşamın kanırtısı
Döke-saça sözcükleri
Devire devire cümleleri
Her yazımı alkolsüz sarhoşluğumda sonlamışım.
Kalemimi düşürmüşken
Bulup yeniden kondururum parmaklarımın arasına sanmışım.
Bakıyorum şimdi!..
Durup bir günün ortasında
Öylece ömür boyuna
Ve biliyorum...
Nice Otuzlara o zaman Yusuf bey. Yaşadıkça çözülüyor her yaşın bulmacası. Bir örgü gibi örülüyoruz.