Yaşam ve Yol Haritası

Kuşandı gene geceler yalnızlığı.
Otoyollar savuruyordu ruhumu,
bensizliği kesen bir kırmızı ışığa denk gelmedim hiç.

Lahana çiçeğine,
'lahanaya benziyor bu' diyen çocuklara takıldım azıcık.
Gülümsedik saksıdaki çiçeğe.

Sonra bir tufan,
ardı bir sis, bir boran.
Ben kayboldum tekrar şehirlerarası yollarda.

'sarı gelin' çalıyordu radyoda.
Başaksaçlarımı yokladım, yoktular.
Suçlu, 'sarıya çalan gözlerimdi' aslında.
Ben bilmiyordum.
Sen hiç bilmiyordun aslında beni.
Sararıp solan benzimi ilk kez gördüğünde,
bir yumru gibi oturmuştum vicdanına.
Yutkunamıyordun.

Uğurlarken beni geceye,
kendini uğurlarken uzak iklimlere,
vedanı yaparken bana, uzattın kelimeleri.
Ardı yoktu sözcüklerinin.
Cümlen yoktu.
Kurallı, kuralsız, devrik cümlelerin kayboldu ses tellerinde.

Ne çok bekledim.
Ne çok bekleyecektim daha.
Sabaha yalvaracaktım, aydınlığa.
Kuşların ilk kanat çırpma seslerini duyabilmek için,
kulaklarımı dikecektim tan yerine.

Şehirlerarası yollarda gece,
bana fısıldayacaktı hüzzam ezgileri.

Üç-beş harami diledim birden yollarımı kesecek.
Gidişat yanlış! diyen bir şaki çırağı...
Sökülün, dökülün! Yürekleri, diyen bir yürekli...

Hayalime yol arkadaşıyım, beni kışkırtan.
Hayal ile yapılan yolculuk ne zor bilir misin?
Sahi sen kendinle çıktın mı hiç yolculuğa?
barışık mısın sevda ile mesela?
Gece karanlıklara dalabilir misin yoldaşınla?
Karanlığa hükmedebilir,
aykırılığı kusabilir misin korkmadan?
onlarca,
yüzlerce,
binlerce korkağa, ses-len (e-bilir misin?)
Sen, hayali( mi-ni) süslemeyi sürdürebilir misin?

Gözlerine baktığımda döküldü ilk harflerim.
Çoğalarak oluşan cümleyim.
Dokunmaya tanıktı şiir,
artarak büyüyen bir kitap oldu düşlerim.


Şimdilerde ben, karanlık dehlizlerin
'yalnız efesi'
Dokunaklı türkülerin nağmesi,
davulda deri,
kemanda yay,
bağlamada tel,
zurnada son nefes,
hiç bilmediğin bir ezgiyim...
Yetmez avazın,
söylemin yetmez belki de bu gazeli çekmeye.

Dağlar ardındaki güneşe nasıl dokunamayacaksak,
nasıl akamayacaksak samanyoluna,
nasıl mümkün değilse bir derenin denize kavuşması
ve imkansızsa benim tekrar ana rahmine düşmem.
İşte böylesi bir zamanda yazıldı bu türkü.

Gürültülü kalabalıklarda usulca çalınan bir ıslık gibiydi ilk gençliğim.
Hiç varamıyordum önceki çocuğa.
Ruhum kaçsa, bedenim duvar gibi aynada.

Bebek gözlerimi ver,
ağarmış saçlarımın çevrelediği yüzümdeki,
sende kalan gülümsememi ver bana.

Zembereği boşalmış aklımı,
sevgi nakışlı,
bahar kokuşlu...
bebek bedenimde sıkışıp kalmış,
sol yanında tenhalarda üşüyen beni,
bana geri ver.
Bırak orada kanasın nağmeler.
Türküler orada inilesin.
Masal olayım bugün dillerde...

'ben gidersem yıkılmaz bu kent'
Kim gitse yıkılmaz.
Harabeden bir kasabayı anımsatıyor incecik bedenim.
Dökülen saç tellerime ağlıyor ışıklar.
Sesime ağlıyor bu köyler.
Doğduğum şehre gidiyorum şimdi gece karanlığında
Tekrar doğmak için değil...

22 Şubat 2010 58 şiiri var.
Yorumlar (8)
  • 15 yıl önce

    Hem okuyup hem de dinlemek için zor bir şiir (/ "......" -) ler arasında yoruldum. Şmdi sahibinin sesinden dinlemenin keyfini yaşıyacağım az soluklanıp tekrar geri dönmek üzere şimdilik GİDİ/YORUM😌

  • 15 yıl önce

    bu bir yol şiiri. verilen ilk molada gerçekleşmişti olay Lahana çiçeğine, 'lahanaya benziyor bu' diyen çocuklara takıldım azıcık. Gülümsedik saksıdaki çiçeğe. ve şiir tam da burada başladı. teşekkürler ediyorum her birinize. sevgi ve saygı körfezden

  • 15 yıl önce

    Sonuna geldim sonunu gördüm beğenmişim evet itiraf ediyorum beğenmişim ama anlamadım lahana çiçeğinin girdiği bölümü ve neden gerek duyulduğunu az daha böyle güzel bi şşirden lahana çiçeği yüzünden mahrum bırakacakmışım kendimi...........okunmalı kesinlikle....

  • 15 yıl önce

    sesin yıllar da yollar da sürsün şairim...

    "Şimdilerde ben, karanlık dehlizlerin 'yalnız efesi' Dokunaklı türkülerin nağmesi, davulda deri, kemanda yay, bağlamada tel, zurnada son nefes, hiç bilmediğin bir ezgiyim... Yetmez avazın, söylemin yetmez belki de bu gazeli çekmeye."

    keyif veriyor dizelerin yine

    sevgimle saygımla dostlukla

  • 15 yıl önce

    yol şiirleridir belki de bana yazma/larda en çok katkı sunan. 45 yıl sonra doğduğu şehre gidince insan böylesi bir yaşam geçer akıldan ve şiir olur da gelir huzura. Sayfama geldiğiniz için teşkkürler dostlar.