Yaşamaktan Vazgeçiren Gözlerine Yemin Olsun Ki
bu şehrin ayak ucuna son tebessümümü gömdüm
özlediğinde koklarsın diye
yine ölümümü emiyorum habis bu sevdanın kesik göğsünden
gözlerinde yağmurlar dinlendiren o adamım ben
sen yine de gülümse
intihar şiirlerinden kendine pay çıkartma asya
ağlamaya mecalim yok
saçlarımı okşadığında öleceksin
ve sen yüreğimden yığdığım soğuk bir tümülüse gömüleceksin
son kurşunu umutlarına sıkan bir çocuğun tedirginliğini
nereden bileceksin ?
asya, tetik parmağım acıyor
kasavet yüklü bulutlarla sevişmeye başlamam,
teneşir sıvazlayan gözlerimin elasını bir başına bıraktığın gündü
gözyaşlarımdan helallik iste
ve unutma,
zemheride çırılçıplak yanıyorum ben
hâlâ namuslu yağmurlarda ıslanıyorum ben
asya !
dünyayı döndüren gözlerini son defa görmeden toprağı öpmeyeceğim
gökyüzüne küs,
göçmen kuşları gibi kanat çırpmaktayım çaresizliğime
ve hâlâ bütün maviliklere küfrederken bir martı umursamazlığında
sen mutlu olabilirsin,
ben her ihanet darbesiyle düşüyorum yere
bilemezsin,
öyle çok üşüyorum ki
bilmiyorum şimdi
günahlarımı da sever misin şeytanı kıskanmadan ?
gözyaşlarımı sürgün ettiğin bir yağmur ülkesinde ağlıyorum artık
yalancı baharlara sırnaşarak
ve boğularak kasavet dolu kadehlerde
yine hüzün,
yine, sitem uğurluyorum sırtına hasret örttüğüm güvercinlerle
kanım hala sımsıcak
ve aşk,
gümüş sırmalı yanağını okşuyor ayrılığın
yaşamaktan vazgeçiren gözlerine yemin olsun ki