Yaşanmış Hikayelerimden
özledim,deniz burada da var anne,
ben hırçın dalgaları özledim.
gökyüzü burada da var,
ben mavisini özledim.
yağmur burada da yağıyor,
ben tulumu özledim.
ağaçlarda var ama,ben kestaneleri,kızılağaçları gürgenleri özledim,
kumarları özledim anne.
koca koca gemiler geçiyor boğazdan,vapurlar,tıpkı arhavideki gibi rusyaya giden gemiler gibi
Oflu seferin felukası gibi,burdada papatyalar var,ben evimizin bahçesindeki menekşeleri özledim.
armut erik,çilek var pazarda,ben karayemişi,inciri özledim.
balı özledim,oğul veren arıları özledim.
burada ruhsuz insanlar var anne..
senin gibi bayır,dere,ırmak çalışan ellerini,çay kokan,fındık kokan,
insanlığı özledim anne..
beni bütünleyen,toplayan,kalkındıran sevgiyle ve hasretle bakan gözlerini,
ben galiba memleketimi özledim..
minciye onlar peynir diyor,atmacalara,kuş,hamsiye balık diyorlar..
bilmezler ki ne kadar mübarek oldugunu..
sonra sen karadenizsin diyorlar hırçın,asi,bir o kadarda masumsun diyorlar..
sonbahar geldi anne..
ben artık yüzümü otobüsün camına dayayıp memleketime geliyorum,
kimseye birşey söylemeden,usul usul...
şimdi işlerde bitmemiştir fındık birkaç sefer toplanmış,çayda,odunlar yapılacaktır,portakallar,mandalinalar bağlanacaktır,kiviler toplancak,pekmezler,lovalar kazanlarda pişirilecektir.
Ayşe hala ile hikmet dede yayladan inmiştirler,
puşisini belime bağlayıp köy meydanında gezdiğim...
bulutların ülkesinden,kaçkar'a sisler,yağmurlar yağar yine..
geceleri meydanda tulum oynuyorlarmış,
festivalide kaçırdım bu yıl olsun.
artık hep ordayım anne,geliyorum anne derelerine ayak sokup,
üşüyüp hasta olmayı özledim anne,
yağmurda ıslanıp ateşın başında kurumayı,
bana birkaç lazca kelimenle eşşek kadar adam oldun hala yaramazsın deyişini özledim...
Bir ağacın altına girip adımı kazımayı özledim..
kara kovanın balın içine limon koyup içmeyi özledim,benim kolam,
fantam buydu anne...
ben bindim şimdi ulusoya geliyorum anne...
?'yaşamak için,aşk için,kendim için ?'
Sessiz bir kentin,küçük ama çoğul renkleri için geliyorum ...