Yasemin
Onun..
Onun çığlığı bozmuştu gecenin sessizliğini
Bir kadın feryat fiğan atılmıştı sahile.
Çırılçıplaktı..
Doluştular etrafına.
Yaşlı bir çift tükürdü ona doğru.
Bir deli kanlı çıkartıp gömleğini
Örtmek isteyince mahremini
Bırak dedi meraklı esmer
Kıskanmıştı besbelli..
O esmerden güzeldi.
Garson çocuk elindeki masa örtüsüyle,
Örtmek isteyince mahremini
Onlarca göz kızgın kızgın bakınca
Büküp boynunu günah be dedi..
Ne günahı dedi orta yaşlı sarışın.
Böylelerini...
Onyedisinde var yoktu yaşı,
Kanlıda olsa yüzü,süt beyaz teni
Uzunca boyu,incecik beliyle
Sarışında kıskanmıştı onu
O sarışındanda güzeldi..
İki yıldızlı geldi ekip otosuyla kızgındı..
Çıkartıp iki yıldızlı ceketini
Örtüp mahremine alıp götürdü ...
Dün onu gördüm gazetede,ap aktı yüzü
Adı YASEMİNMİŞ.
İçki sofralarının mezesi binlerden biriymiş...
Bir gün ansızın..
Yüreğine sevği denilen kor düşüverince
Pır,pır etmiş yüreciği
Önceki gün.. Neden olmasın diyerek
Olur belki diyerek
Benden bu kadar deyip,
Gidip öpmüş iki yıldızın elini
Şehrin hamamında kırklanmış,
Şehrin camisinde tövbe etmiş.
Kimseler tanımasın diye,
Karaya boyamış sarı sırma saçlarını...
Mutluymuş olabildiğince...
Siren sesleri bozmuş gecenin sessizliğini
Çığlıklar,gürültüyü bastırırken
Bir toz bulutu yükselmiş şehrin üstünde
Ordakiler gibi Yasemin de
Şaşkın..Bitkin bir o kadar çaresiz,
Bildiği tüm dualrı okuyup beklemiş ocak başında
Bir zaman sonra..
Sevdiğini, kara kömür dolu gözlriyle
Boylu boyunca uzatmışlar ona..
O ise onu orda öylece bırakıp
Koşmuş koşmuş gecenin karanlığına...
O gece dansözler mest ederken müşterilerini
Feministler yudumlarken cin toniklerini
Kadın hakları ikinci başkanının doğum günü pastası kesilirken,
Yasemin atmamış kendini
İnadına inadına..
Tadını çıkara çıkara ölümün
Yürümüş gitmiş denizin enginliğine.
Deniz anaları analık
Yunuslar babalık etmişler
Köpek balıkları saçının teline bile dokunamamışlar
Yasemin utanmış insan olduğuna...
Pırıl,pırıl parıldarken gökte yıldızlar
Işıl,ışılken yakomazlar
Yakomazlı bir dalga ya bindirip
Göndermişler Onu sahile
Siren sesleriyle iki yıldızlı gelmiş
Sen yine sana kızacak sanmışsın
Yok be yasemin dop dolu olmuş gözleri
Seni karga tulumba almak istyenlere
Öyle bir kızmışki.!
Seni bir baba şefkatiyle kucaklayıp
Uzatmış ekip otosunun arka koltuguna.
Seni götürürlerken morga
O orda kalmış tek başına
Aglamış Yasemin hemde hıçkıra hıçkıra
Sonrada çıkartıp beyliğini
Sıkmış,sıkmış denize
Sanki seni öldüren denizmişcesine
Denizi öldürmek istemiş..
Sen şimdi öldün..Sen yoksun..
Sanki düzeldimi her bir şey..
O sahiller eskisi gibi
Her gece atılır yine birileri
İnsanlarda kanıksadı artık.
Ne masa örtüsü koşturur garson çocuklar
Nede çıkartıp verilir gömlekler...
İki yıldızlı üçüncü yıldızı takıp
Gitmiş bir başka şehre.
Belediyenin yeni başkanı, şehrin hamamını yıkıp
Saat ücretli oto park yapmış.
Ocagıda yeniden açmış mütahit
Bir görsen ilk günü, Allah kaza bela vermesin diye
Oluk gibi kan akıtmışlar...
Kırmızı kurdaleyide kesmiş şehrin eski vekili..
Yeni mütahitin yeni işçileri
Yerin sekizinci katındalarmış şimdi.
Kemiklerin sızlasın Yasemin
Olan sana oldu
Sen öldüğünle kaldın....
Pamukkale Güneşi derğisi Eylül 2005 sayısında yayınlanmıştır.
gerçekten çok güzlmiş abim.
çok güzeldi abim
yüreğine kalemine sağlık
👍👍👍👍👍👍👍👍
ama bölede üzülmezki insan 🙂çok güzeldi yürekten tebrikler