Yaşlı Adam Ve Yağmur
Issız ege kıyılarında
terk edilmiş bir köy
hafif, çiseleyen yaz yağmuru
ve, bir ahşap evin çürümüş
bakır, oluklarından damlayan
yağmur taneleri ıslatıyor
antik taş, merdivenlerin üstünde
oturan ihtiyar bir adamın, kır saçlarını
o ihtiyar adam, elinde baston
oracıkta oturuyor
yaslamış sırtını, iğde ağacına
ve izliyor mavi gökyüzünde
kırlangıçların danslarını
sonra dalıyor yine düşlere
güneşin altın sacları altında
aklına düşüyor, genç yaşta göçenler
ve, hayal ediyor
meyilli tarlalarda tay gibi
koşuşturan küçük ibrahimi
hatırlıyor
kerpiç evin tozlu bir odasında
mum ışığında doğan yusufu
ve, bir anlık uyuklama sonrası
ufukta yansıyor
neredeyse kör gözlerinde
bakımsız ve yaşlanmış
uçsuz bucaksız, zeytin bahçeleri
sonra yelteniyor, ayağa kalkmaya
bir yerlere gitmek istiyor, yaşlı bedeni
ama nafile, bacakları tutmuyor
ve gözü kayıyor, kıyıdaki yosun tutmuş
balıkçı teknesinin az ötesindeki
bir tepede, parlayan iki mezar taşına
ve üzerinde toprak, kuru yaprak, ve taş
su birikintilerinin, yağmur kokusu
bir ılık esintiyle yayılıyor nefesine
ve, ışıldayan mermer kabir taşları
son dileği son duası, oraya kavuşmak
ve, son bir kez toprağı öpmek ve sarmak
ve kefen gibi bembeyaz, mermer taşları
çağırıyor, durmaksızın ihtiyar adamı...
Suskun//
Rica ederim.hayırlı bir gece dilerim.👧
Mille grazie,, Birgül Hanım.. 👍
Selam ve saygılar.. 🙂
Cemal bey 👍 Teşekkürler. yorğunluk, evet satırlara ara vermek iyi gelir, İhtiyar amca gibi yorğunluk içinde kayıp olmadan 😙 sanki uzun bir tatile cıkmayı hak ettim.. 😂
Suskun;
Çokça satırlarların içinde kaybolmak Bazen yorgunluk yaratır İhtiyar amca gibi 👍😡
Hikaye tadında dizelerdi..emeğinize sağlık..tebrikler.👍