Yavan
alışmış sanki ölümlere
kadavraya bakar gibi baktı gözlerim
hiç nefes almıyordun
avurtlarında hala öfkenin renksiz çöküntüleri
gönlümün oynaşamadığı sokakta
kaldırımları sayarken
başım düşmüş, gövdemde o usul şarkı
yüreğimin zembereği kırık, durmuşum gibi saatin o menfur zamanında
fark etmedim boşaldığımı
kurmayı unuttum belki de kulaklarını tutup kadranın
başı boştum o yüzden
sarkaçlar gibi
rüzgar savurmadı, şehrin şu masalları unutan mahallesine
oysa kutsal bir hikayeydi
o mekanlarda çocukluğum
kurtuluş destanları anlatırdı göğsü madalyalı adamlar
masal dinlerdik
küçük kalplerimizi vururken şafaklara
mermi sesleri doğardı kulaklarımıza, korkardık
korkardık
o ihtiyar ağlayacak diye
yarım kalacaktı sanki faili meçhul aşklar.
yarım kaldı
katıksız ekmek gibi
tuzsuz
ve
yavan ...