Yel Değirmeni
hafiften esiyor yine meltem,
ne yazar sılan, altın olsa?
yılan ıslığı gibi, uçuyor düne;
-kalleş ve derinden!
şu meltemin ıslığına, sesi veren;
yavan ayrılığın yediveren gülü mü?
kâhkülü mü yahut yavuklunun;
-akşama geliveren!
deli yürek o; dolu tayfun!
savulur külü yele, salına salına;
kulu, zâlim; dizine dövünür,
canân ile avunur, ezber eder dili;
-boşa kürek; gemiye zulüm!
sineye, deli rüzgârı süren dizelerin,
-dili, hırçın olur; eli, demir!
kuytusuna saklı kuzuların sesi, çöle dumur!
göçer ya muştusuna, zirvesi tepelerin;
-kar'a çalar örtüsü; mâvisi, köre
dağına, dağ indiren o dizilerin,
-nasıl da çıkar çivisi!
azar işte fırıldağı, telden alır!
toza döner başağı, yelden ölür!
değirmen, kilden eğer zararı;
-ağı, göğü heder eder!
yüreğe, buğu siner, kara kışta;
-taşa, ağu!
yüne çaredir, kirman;
-acı dokur, yana yana; eğil!
zamansa, bildiğini okur;
-efelerin, efesi!
delirmen, işten değil!
Antalya 2011
merhaba,
çok teşekkürler ramazan efe abim,
bazı yörelerin havasını, suyundan mı, deriz; ama bilemeyiz.
galiba haklısınız bu kez; sanırım yöresel bir ağız kullanıyorum bir nebze sizlerdeki özler gibi. günlük dilde, köydeki şivemizden kalıntıları belki.
selamla.
sağ olasınız sizi okurken akdenizin egenin anadolunun odak noktası teke yöresinin dili var duyuyorum önceden duyduğum sözcükler yinelenince hep izlenecek okanacaksınız sevgi saygı dileğimle sağlıcakla kalın