Yeşil Cennet
Ey mavi şarkıların kızılımsı diyarı,
Hüzün akşamlarının sevda yüklü nârı,
Buram buram coğrafya ve tarih kokan şehir,
Lâlezar bakışlı yâr, kemençe ruhlu şiir!
Bil ki sanadır bu aşk ve sanadır özlemler,
Yıllar var ki yüreğim maşukunu gözlemler.
Bu dizeler sanadır, bu cilveler hep sana,
İçimde mahpus bahar, toprağına aşina...
Ya senin akşamların hangi sevdaya mahkûm?
Hangi aşka kilitli, hangi türküyle malum?
Hangisine vurgunsun Çaykara'sı gözlerin?
Veya Maçka bakışlı o cilveli sözlerin...
Kaç şarkı tütsülendi bilir misin ardından?
Ya da türkülerimiz, bahsederken adından,
Nasıl da kıpır kıpır coşar yüreklerimiz,
Zira tek vücut gibi bağımlıyız hepimiz;
Bu esrarengiz yurdun her karış toprağına,
Suyuna, havasına, yamacına, dağına...
Varıyla ve yoğuyla her şeyine can feda,
En büyük delil buna topraktaki şüheda.
Ve biz de onlar gibi geçeriz vatan için,
Zira böyle bir şevki tatmayalım ki niçin?
Değirmendere kadar dirençliyken özümüz,
Nitekim her sathını korumaktır sözümüz...
Bu söz bizim marşımız, bu söz bizim marşımız
Bu marş dalgalandıkça bulutlanmaz arşımız.
Laz'ımız ayrı güzel, Kürt'ümüz ayrı güzel,
Bak şu nadide yurdun her yeri bize özel.
Bazen halay çekeriz, bazen horon teperiz,
Kolbastıyla şenlenip kendimizden geçeriz.
Hem semazenlerimiz, neylerimiz var bizim,
Hem de kamış türeli meylerimiz var bizim.
Bu kültürler bizimdir, bu medeniyet bizim,
Şu asaletli duruş, sarsılmaz heybet bizim.
Fistanlar ve çeşanlar, tül tül abaniyeler...
Her biri ayrı ayrı örfümüzü simgeler.
Fatihler, Kanuniler, Atatürklerimiz var,
Cesareti remzeden fertler hep bizden çıkar.
------------------ Bir eskitme tabure ve yüksünmüş helezon,
------------------ İşte efsane diyar, anlı şanlı Trabzon...
Ey şehir sana meftun, sana âşık sultalar
Her gece aguşuna taze kumrular yağar.
Hangi hüznün bulutu çökse yüreğimize
İmece yaprakları dökülür semtimize.
Yeşil sende gizemli, mavi sende ahuzâr,
Gönlümün payidarı firakınla tarumar...
İlkbahar kadar tatlı, sonbahar kadar serin
Şu kıştan kalma nigar hepsi senin eserin.
Sana hayran tüm dünya, sana vurgun mecralar,
Şiven, lehçen ve nutkun Türk dilini aralar.
Tıpkı ilmihal gibi kazındın beynimize,
Dünyalık cennetleri nakşettin hepimize.
Neymiş gördük manzara, neymiş bildik letafet,
Şu azgın yüreklere bu denlisi kifayet...
O yeşil dağlarında sevişen erguvanlar,
Maviye çalan yurdun sadakatiyle yanar.
Peygamber çiçekleri serpilirken dağlara
Ah! Ne kadar güzeldir Trabzon'da manzara
Rabbim bu hoş yurt için sana şükranımız var,
Baştan sona bu millet iştiyakını sunar.
Sen bilirsin Allah'ım bizdeki her duyguyu,
Sana dönük çehremiz, sende bildik korkuyu.
Senden başkasınaysa eğilmez hiç boynumuz,
Çünkü biz Türkiyeli, çünkü Trabzonluyuz.
------------------- Bu bahar başka bahar, bu sezon başka sezon,
------------------- Kalk ayağa ey şehir, şahlan artık Trabzon!
Trabzon bu şiiri fazlasıyla hak eden bir şehir kalem güzel işlemiş konuyu tebrikler...
Şiirime dair yapmış olduğunuz bu güzel bir değerlendirme için öncelikle çok teşekkür eder ve hemen akabinden eleştiriniz için de minnettar olduğumu belirtirim.
Çünkü eleştirilebilir olmak ve bu yapılan eleştiriye saygı duymak bence en büyük erdemliliklerden biridir. Öncelikle günümüz dünyasının kaybedilmiş gerçeklerinden biri olan bu olguyu dile getirmek istememin en belirgin sebebi; sanat, siyaset ve sosyal hayatta insanların birbirine olan ve hatta daha çok da karşıt görüşe olan tahammülsüzlüklerini gündeme getirmektir. Tersi olması gerekirken maalesef ki bu durum siyasilerde ise daha çok etkendir...
Eleştirinizde bahsettiğiniz konuya gelince, siz de takdir edersiniz ki hangi metin ya da hangi şiir de olursa olsun mevzu edilen konuyu tamamıyla ayyuka çıkarmak ya da en kapsamlı bir şekilde kaleme almak o eseri laşkalaştıracaktır. Dolayısıyla ve bence en güzeli, o konuyla ilgili öne çıkan objeleri eser içinde dile getirmek fazlasıyla kafidir. Onun nedenledir ki ben de şiirimde öyle yapmaya çalıştım.
Ama güzelin, daha da güzeli ve hatta en güzeli yok mudur? Elbette ki vardır... Ve zira hepimizin uğraşı o yönde olmalıdır.
Saygılar...
Arif Nihat Asya'nın "Bayrak" şiirinin "ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü" biçimindeki başlangıç dizesinin etkisini, "ey mavi şarkıların kızılımsı diyarı" diye başlayan bu şiirde görmek olası.
"Kalk ayağa ey şehir, şahlan artık Trabzon !" biçimindeki finalde ise, Necip Fazıl Kısakürek'in "Sakarya Türküsü" şiirinin "yüzüstü çok süründün, ayağa kalk Sakarya" biçimindeki bitiş dizesinin etkisi görülebilir.
Konusu şehir olan şiirde, o şehrin tarihi, coğrafi, kültürel...vb özelliklerinin/güzelliklerinin tümünün yansıtılması beklenemez ama örneğin, adı geçenler sevinirken, değinilmeyenler bakımından da üzüntüye yol açılmış olabilir: Çaykara, Maçka... Yine de çok yönlü ele alınmış, sevgiyle ve gururla dile getirilmiştir.
İçtenlikle kutluyorum.