Yıl İki Bin On Üç
gözlerini oyuyoruz yalnızlığın
yalnızlığımla
ikimizin arasına
boylu boyunca uzanıyor sonbahar
saçları saman sarısı bir kız uyuyor göğsünde
eylül sonrası akşamların
bak
iki dirhem bir çekirdek
ağdalı bir hüzünle sevişiyor gece
uzuyorda uzuyor sessizlik
kısır ayrılıkların yabacı çocukları peydahlanıyor
yalancı şafaklarda
gölgesiyle körebe oynayan
sokak lambasının
titrek telaşından konuşuyoruz en çok
bir kadeh acı kahve kaldırıyoruz
acıyan yanlarımızın şerefine
ben
yani biz
ben ve o
sırt sırta verip uğurladığımız geçmişimize
el sallıyoruz uzaktan
yarım yamalak bırakılan bir şiirde
yatalak ediyoruz geleceği
katli münasip geliyor kelimelerin
her şarkı sonrası küfre yuvarlanırken dilimiz
içimizden hiçliğimiz geçiyor sonra
içimiz bizden geçiyor
sonra vazgeçiyor zaman
saat biraz önce
aylardan bilmem ne
ve mevsim
ertesi ilk baharın
yıl
ikibinonüç
. bugün okuduğum en iyi şiirlerden biri...👍
Ş İ İ R
Kutlarım...
ne güzel anlatımdı ...