Yıldızların Gözyaşları
Sahipsizlik ne ki?
Hayalin çırpınışları
Yakar gökyüzümden düşen bin parça yıldızı.
Anlatılamayan bir dilin zorunlu yapım eki,
Gariptir tabi beni çekmesi.
Derler ki;
"Sonbaharıdır bu aşkın,
En acı baharatı."
Savurup atasım gelir her baharı,
Ve "Geçmiş olsun!";
Hiç de geçmez halbuki.
Sahipsizlik ne ki?
"Sen"
Yakar gökyüzümden düşen bin parça yıldızı,
Bu yangını ancak hazin söndürür,
Defin işlemleri başlar,
Biter.
Bir hazine, bir define de geç işte,
Geçmiş olursun belki sen de...
Zoraki bir ayrılığın,
İlk feryadıdır bu.
Bana bir oda ver,
Vücudum sığsa içine,
Yeter.
Ruhuma can ver,
Nur içinde,
Yetsin.
Ve inanırlar o zaman,
Gerçek aşk nedir bilirler.
Beş para etmez doğrusu,
Geç kalınmış bir aşk,
Kalınca bir sırat,
Ve kiralık bir tabut.
Bedava yaşadığımız yetmezmiş gibi,
Bedava ölüyoruz ya,
İşte bu daha çok öldürüyor beni...
Ve açılırsa gökyüzü o vakit,
Siyahında görürsen yıldızlarımı,
Deniz varsa ay ışığının altında,
Bilki ağlamışlardır herbiri.
Defin işlemleri başlasın gökyüzüne
Sonrası,
Hazin, bir yağmurdur gecede,
Denize dolarım.
O zaman ne derlerse desinler,
Seni duyarım.
Her zamanki gibi işte.
Neyse...
Sahipsizlik ne ki;
Cesedine mezar olmaması mı?
Aşkın karşılıksızlığı mı?
Seni tanımadığım günlerim mi?
Sahipsizlik dediğim
Şiirin canını yakmaması.
Ağlasın bu gece yıldızlar,
O zaman daha çok ışıldarlar!
| 14 Mart 2011 | Pazartesi | 02:20 |