Yılkı Atları

Sahrada uyanıyor yüreğime yolcu rüzgâr. Kumlar kapatıyor izlerini kayıpların. Ve güneş doğdu doğacak üzerine ıstırabın. Karanlık mıydı ıstırap yahut sahranın bağrında hüküm süren yılkı atları mıydı? Esiyor esmekte olan, ve ben gözlerim kapalı, kelimelerden bir şiir dikmekteyim usulca.


 Bazen bir şeyi anlatmanın yolu onu yaşamaktan geçer sadece. Ya da teşebbüste kalmış bir cinayetin noksanlığında aranır bütün hakikat. Mesele ben miyim yoksa benliğim mi onu siz bilebilirsiniz sadece. Her insan içinde farklı bir silüetle mi dolaşır dostlarım. Yahut bütün bunlar kuru laflar mıdır özünde? Beni, sizi ve diğerlerini hangimiz inandırıcak buna, hangimiz rüzgâra açacak yüreğini hangimiz tamamlayacak teşebbüste kalmış cinayeti? Ses verin.


Bende saklı bir çocukluk var. Üstü kirli, sokaklardan kalma. Dünyayı bir gün tek başına değiştireceğine inanan, ve masum ve yalandan uzak bir çocuk var dünlerden kalma. Bu nasıl bir ihtirastır ki ne vakit darda kalsak, dünlerde buluyoruz teselliyi. Sahi leğende yıkanmak, çamurda kirlenmek ve geceleri masal dinlemek ne kadar dindiriyor acizliğimizi? Bir iç çekişle iniyor derine rüzgâr... Yılkı atları toplanmış koşturuyor hazin hazin. 


 Dönelim mi dostlarım, biraz da yalnızlığa değinelim. Bilinen ve bilinmeyen yalnızlıklara. Şiirin yalnızlığına... Kelimelerin yalnızlığına... Şairin yalnızlığına değinelim biraz. Hangi yılkı atı mutlu geçirir ki son demlerini? Hangi rüzgâr eşlik edebilir bir yalnızın sükunetine? Ağırdır, biraz da çetrefilli bir iştir yalnız olanı anlamak. Kalsın... Beni ben bilin, parmaklarımda toplanan yıldızları da gece bilin. Ama dokunmayın karanlığıma. Ben en çok ışıktan, en çok kalabalıktan korkarım dostlarım. 


 Hey gidi mekansız koşturanlar... İçimde olur olmadık değişiyor mevsimler. Ve rüzgâr asi ve geceler dehşet dolu. Peki ne koşturur durur şu yılkılar, nereye varmak ister sınırlarımdaki yabancılar? Cahil olmanın verdiği o tatsız sıkıntıya gömülüyor benliğim. Kelimelerimde olur olmadık renkler dağılıyor etrafa. Sahi ben pek alışkın değilim ucuzdan sözlere. Biraz da özüne inmek gerek kelimenin, biraz da yönüne bakmak gerek belki de rüzgârın. Bilemiyorum dostlarım. Ben pek alışkın değilim işte, yalnız olanlardanım sadece.


 Yağmur durdu duracak, bir vaveyla çınlıyor sahranın tenhalığında. Bir yerde varacak yol ayrımları birbirine, bir vakit sönecek belki de rüzgâr. Lakin durmuyor o yılların kokusuna bürünmüş yılkılar. Bir yılkı atının acizliğinden daha tehlikeli, yalnızlığından daha ağır bir hissiyat var mıdır ki? Sanmam. 


 Zaman tükeniyor, bitiyor kum saatinin üstte kalan tarafı. Hayat bu belki de. Bazen değişmek zorunda bir şeyler. Bazen üzülmek bazen sevinmek bazen de durgun olmak gerek belki de. Bir tiyatro düşünün ki seyircisi olmamış, repliği şiirden yoksun, maskeleri hep aynı yüz. Böyle bir tiyatroya tiyatro denir mi ki... Ben yitiriyorum kendimi artık dostlarım. Demlenmiş bir şiirin kokusunda buluyorum hayatın gayesini. Ve çocukluğumu ve yalnızlığımı... 


 Rüzgâr söndü sönecek. Bir yıldız kayıyor gözlerimin önünden. Istırap gittikçe küçülmekte. Ve yılkılar hâlâ koşturuyor pusulasız, ufka doğru rüzgardan bihaber. Lağvedilmiş esaret günlerinden kalma prangalar görüyorum içimde. Yağmur ıslatıyor çıplak yalnızlığımı usul usul. Ve rüzgâr tersine dönmekte. 


 " Ben de bir yılkı atıydım zamanında

 Ben de bir yalnızdım çok öncesinde

 Bir şiirde saklı çocukluğumu

 Ben de yaşardım en aciz günlerimde"

20 Temmuz 2023 294 şiiri var.
Yorumlar (7)
  • 16 ay önce

    Hasan şair bu yaşta şiir yolunda epey mesafe katetti,

    Çok daha iyi olacak

    Kutlarım sevgili kardeşim.

  • 16 ay önce

    Özgürlüge ve hayallere koşarken,ne güzel anlatmış kalem ne çok sular aktığını.Ama değilmi ki kısrağı olduğumuz derin duyguların ve yılkıkığın bakışından ustaca işlenmiş eser.Koskoca dünyaya benzettim şiiri.Bir yan uçurum,bir yan büyüyen evvel.Gölgelere öyle güzel cümlelerle giydirilmiş yılkı atları.Etkisi üzerinde şiire tebriklerimle.Selam ve saygılar

  • 16 ay önce

    İlk tepkim;

    -Ben nereye geldim böyle- oldu.

    Yılkı atlarını, çocukluğunu, çamuru, masalı, yalnızlığından aldığın keyfi, rüzgarı, farklı tonlarda ki sitemini

    Sorularını, cevaplarını, parmaklarına sıralanan yıldızları, kum saatinin üst kısmında kalan tortuları, hakikatte ki cinayet

    Yerli yersiz değişen mevsimler, şiirle yeniden şekillenen iğne iplik, ve daha nicesi.

    Çok çok beğendim eserini Hasan gönül dostum. Ve tebrikle beraber teşekkürlerimi bırakıyorum.

    Daima huzur gölgen ve yol arkadaşın olsun. İyi bak kendine lütfen.