Yitik Eşgaller
-nicedir ağrıyor kentin hasta yüzü
arasta dirençli gıcırtılı seslere
nostaljik atmosferde seyrüsefer
sürgüsü paslı kentte tozlu anılar silkindi
görmüş geçirmiş çarşılar uyanıp esnediler...
1.
sessiz harflerden ibaret ömrüne
sabır bağışladı hallaç ali
atılırken gençliği pamuklarla birlikte ücra bir köşeye
hayat esmer yorganı örttü üzerine
keçeleşmiş sözcükler düştü dilinden
içinin tozlu sokağında göz gözü görmezken
tükürdü nasırlı ellerine iç çekerek
tefekkürle baktı Tanrıdan gelene...
2.
körük ateşi yüreğine üfledi kalaycı rüstemin
alnındaki isi sildi ama yazıyı silemedi
lehimledi kederi bıkıp usanmadan kaderine
nice yaz kış geçti de içinin yangını bitmedi
zaman törpüledi umutların sesini
ah çekti hep' ben yalnıza seni...
3.
kambur köşker tutturmuş ıslığına ıslak bir gazel
üst üste dizilmiş düşleri düştü düşecek
necefli maşrapada buhuru hasretin
kaynatarak eşlik ediyor hüznüne kafesteki iskete
-göğün terazisinde lal denge-
4.
dülger takılıyor küfeci selime
laf atıyor müstehzi gülüşüyle
'iki yokuş çıktın tıknefessin
kalbindeki zelzeleyle dur desene'
5.
yemenici
hayatın sırlı aynasında geçmişiyle göz gözeyken
irkildi'dest-i izdivacına talibim 'sesiyle
hazin bir hikayede grileşti nefti iplikler
dünleri avuttu kırık kalp desenleriyle...
akşam arası kanadı kentin hasta yüzü
unutulup gittiler yıllar havanda su döverken
zamanın içinden geçti yitik eşkallerin öyküsü
ömür finallerine sancılı yağmurlar düşerken!