Yitiş
geceden indim toprağın yüzeyine
yüzüme şavkı vurdu ayın
kumlardan kum beğendim
aldım elime bir zerre
sordum akıbetini
o da bilmiyordu yitişimizin sebebini
bilmem neden eridik biz
(yıllarca dostlarımızla)
kestiğimiz bir parmaktı
akan kanında boğuldu elimiz
küçük sesler kulağımıza fısıldadı
dinledik dinledik avunduk hep
beklemenin en müthişini yaşadık
uzaktan geçen yaşlı çocuklarımıza ağladık
ölümü koklayan gençlere dokunduk
önünde sonunda biz de havalandık
uçtuktan sonra bulutlardan indik
bir elmanın üzerine
ilk yıl yandık
çiçek olup açtık
bittik ardından
deniz tuzları yaktı tenimizi
sonra bir ses
arkadaş oldu canımıza
nereden geldik tanrıya
o nereden geldi buldu bizi
böyle bir günde yarattı belki de
bizi
konuştuk sorular sormadan
olmayan bir varlıkla
ya da yoklukla
ses değildi anlatan
bu, okyanuslardan bir uğultu gibi
sudan esintiler taşıyordu kokusu
tadı dünyayı andıran