Yokluğun Acımasızlığına Direniş
İncitilmiş bir çocuk gibi durduğuma bakmayın;
işçi doğmuşum, işçi yazılmışım kafa kağıdıma.
Elimdir- bileğimdir servetim, alnımın teri şerbetim.
Alabalık renginde akan çaylarda, gölbaşlarında,
söğüt dalı serinliğinde nefeslendirmişim ciğerlerimi.
Çiğ gibi yağan yoksulluğun içinde
kuru ekmeği ısırırken kaslarımın aldığı şekilden ibarettir yüzümün gördüğü gülümseme.
Şimdi film kurgusu hayatımla minder üstünde oturuyorum;
hala daracık patikalarda türküler çığıran
ve kapımı vakitli vakitsiz çalan komşularım var.
Gelgitler içinde yuvarlanıyorum.
Odalarım biraz sıkışık, küpler halindeler. Perdelerim hala patiska.
Çiğin dokunuşunu bekleyen duvarlarımda örümcek ağları var.
Okumam yazmam olmuş olmamış ne fark eder;
rüzgar kuzeyden esince anlıyorum güzün geleceğini, ağaçların yosunlarından anlıyorum rüzgarın kuzeyini.
Kıyamet ateşleri yanmıyorsa da ocağımda, öyle ağır misafirler nasip olmamışsa da; eşiğimdeki taş sertliğinden utanıp günbegün biraz daha kamburlaşıyor topraklı, gübreli, pençeli ayakların yorgunluğunda.
Zaman zaman tökezliyor ömrü törpülenmiş adımlarım.
Yine de yeşerip duruyorum kendi içimde.
Benimkisi sadece huysuz acı.
Ne özüm kara, ne gözüm kara.
Tepelerde çakallar donuk donuk ulurken mermeri eritiyordu yüreğimin ateşi.
Arpa tarlasında, ay ışığında sevdimdi.
Sevip de alamamak nedir bilenlerdenim,
bir gülün ta yüreğinden koparılıp çiğnenmesi nedir bilenlerdenim.
Anladığımda yokluğun acımasızlığını
üstüme kar yağmaya başladı, kara günler yağmaya başladı.
Körpe dallar kurudu ağacımda, kuşlar şakımasını kesti,
ıssız seneler kuruldu çorak belleğime, uçsuz bucaksız.
Hiçbir şey masum değildir artık .
Ellerim titrer gönülsüzce, bacaklarım çarpılır gönülsüzce.
Günlük aşımı pişiren o kıyamet ateşinden bir alaz kapıp
uykusuzluğumu, düşlerimi, heveslerimi
ve vefasız sevginin mektup destelerini yakmak geliyor içimden,
yaşanmamış öykülerimin müsveddelerini yakmak geliyor içimden.
Sahipsizlik baykuş gibi kondu dallarıma,
değmeden geçtim korkunun kurşun çemberinden,
neyim var neyim yok doldurdum kefenin ceplerine
ve darağacına astım kaderin umursamazlığını.
Hurdacıdan aldığım makası sallıyorum,
yeminim eğri büğrü parmakların üstüne.
Müsadenizle
son zamanlarda okuduğum en güzel şiir. tek kelimeyle harika.
elinize, yüreğinize kaleminize sağlık. tebrikler👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍👍
muhteşem..güne yakışmış..kutluyorum..
Büyük sitemlerle dolu mükemmel bir şiirdi. Kutlarım sizi.
''bir varmış''tan sonra gerçekten anlamak hayatı.. İnsan çok ama çok şeye sahip olurken, yok olanların içinde açtığı boşlukları doldurmak ''huysuz acılara'' kalır ve ''ben'' deki içsel yolculuk başlar. Evvel zaman içinden..
Çok beğendim. Tebrikler,sevgiler.
mükemmel👍👍👍👍👍