Yokluğunda
bir cesedi darağacından alır gibi
aldım yalnızlığımı
ve gömdüm
ruhumdaki çölün sessizliğine
anlatsam, söylenecek çok şey vardı
bilenmiş sözcükler vardı,
ezberlenmiş birkaç şiir
ve ya havadan sudan bir şeyler belki de
hiçbir şey olmamış gibi davranıp
olay yerine uğrayan katiller gibi
soğuk kanlı bir biçimde
şüphelenmeden kimse senden
gel ve yüzüme bak
bir kediyi
bir mevsimi diğerinden ayırır gibi
ayırıp koy ortasına sana olan yenilgimin
kurtar kalbimi
damarlarımdaki zehirli kanın
aklımı ele geçirmesinden
çünkü delirmek seni düşünmekle eşdeğer
çünkü benim bindiğim atlar
alnından yırtılmış gibi düştü iki yana
aşk dedikleri ormanın patikalarında
hiç merak ettin mi nasıl susabiliyor tanrı
bu kadar gürültünün içinde?
veba zamanlarında solan milyonlarca çiçek
savaşlar ve ucuz politikalar
insan kalabilmenin çabasında
biliyorsun en büyük yalandır aslında
devletin ta kendisi
inanmıyorum hiçbirine, yüzün dışında
bir vedanın
neresinden başlar insan susmaya
düşündün mü hiç?
artık çıkamayacağını anladığında
yokluğunun gölgesinden
işte o zaman
kelimeler de geri çekilir
atlıları vurulmuş bir ordunun
kaybetmesi gibi son cepheyi
dağılmayı unutmuş sisler içindeyim
zaman intikam alır gibi bıçaklıyor
aramızda ne varsa
aslında seni çok özlüyorum
başa çıkamıyorum bununla
darağacından alınmayı unutulmuş
bir ceset gibi
çürürken
yokluğunda...
bir yokluğun gölgesinde bilenmiş sözcükler...Şiirdi.Saygılar