Yokluğunun Coğrafyası
Seni öyle severdim ki sevgilim;
Misal bir akarsu olurdum.
Kalbime bir akan su beklerdim.
Ama, yağmazdın...
Meğer senin iklimin bana hayli kurakmış...
Kar olduğumda güneş olurdun, erirdim.
Güneş olduğumda bulut.
Bulut olduğumda yağmur olsaydın ya,
kar olduğumda soğuk...
Ama sen benim bu sıcaklığımda
bana hep soğuk olmayı seçtin...
Neticesinde ben de kar'a sevdalandım.
Seni öyle severdim ki sevgilim;
Farkım olmazdı dört tarafı senle çevrili bir adadan.
O an ki çektin gittin kalbimdeki en güzel odadan.
Farkım kalmadı bir 'yarım'adadan.
Geriye kaldı eksik bir adam,
yuvarlanmış, düşmüş
aşkıyla yarattığı koca dağdan
ve sensizliğe nadan...
Gel artık fırtınam...
Es yüreğime yüreğime.
Gel ki gidelim.
İstersen kuzeye,
istersen güneye...
Parçalayalım coğrafyayı haybeye.
Ben zaten gelirim seninle ölmeye.
İstersen de kalalım burada.
Ya da istikamet hayaller olsun; Gökçeada...
Yokluğun en beşer/i haritası bu coğrafyalardan oluşuyor sanırım..Tebrikler şair. Selamlar
bu coğrafya can yakar, kalem kırar, kimi zaman çiçeğe boğar nefes aldırmaz kimi zaman sen nefes almak istemezsin Burak şair, neresinden bakarsan bu coğrafya çok zor, güzeldi şiir selamlar
Aynı olabilmek yeri geldimi, ya da farklı olup bir bütün olusturabilmek...istenen ve beklenen şey boyle bir şey değil midir? Guzel bir dokunuş hele sonda Gökçeada;)) tebrikler